15 Ağustos 2016 Pazartesi

Biraz Nazım, Biraz Cemal, Biraz Deli



      Selam mavi kelebekler. Nazım Hikmet okumanın aşırı özlem içerdiğini, Cemal Süreya okumanın derin sevdalara kapıldığına işaret olduğunu biliyor muydunuz? İnanın ben bilmezdim. Fakat başıma gelen küçük tatlı sürprizler ile bunları öğrendim.

      Dün sabah dostlarım ile bir yerde kahvaltı yaptık. Ben sonrasında kendimi yine Kadıköy'deki o kafeye attım. Sıcak bir çay söylemiş, Cemal Süreya'dan "Sevda Sözleri" kitabını okuyordum. Hemen yanımda Nazım Hikmet'ten "Memlekettimden İnsan Manzaralı" diye bir kitap okunmak için sırasını bekliyordu.


      O sırada saçlarına aklar düşmüş bir adam müsade istedi. "Oturabilir miyim?" Kırklı yaşlarda bir adam. Müsade verdikten sonra oturdu ve "Cemal Süreya sever misin?" Dedi.  Dalan gözlerim biraz toparlanınca "evet" diyebildim sadece. Bana bir hikaye anlattı. Bir Nazım, bir Cemal'den. Bu hikayeyi başka bir yazıda ayrıntılı anlatacağım. Şimdi hazırsanız bir yanımda Cemal, diğerinde Nazım ve bendeniz Deli Mavi bir sevda turuna çıkıyoruz.

      Güneş alabildiğine turuncu, gökyüzü ve denizler mavilik içindeydi. Yüreği güneş ışığını kıskandıran Nazım ve şiir ceketli adam Cemal evimin önünde beni bekliyorlardı. Kısa süre içinde hazırlandım. Yüzümü hiç kirletmedim. Yalnızca zaten büyük olan gözlerim dahada belirgin olsun diye sürme çekiverdim. Parfüm sürünmedim. Kırık kalbimin, sevda kokusu zaten ortalığı bulamıştı.

      Dışarı çıktım.  Zar zor nefes alabildiğimiz kasvetli bir hava vardı. Simsiyah saçlarımın arasında, mavinin en koyu tonu geziniyordu. Delilikti bu. Cemal lavanta, Nazım karanfil sürünüvermiş. Hayatta sevebildiğim iki koku.

      Sonu gelmeyen bir yolda yürümeye başladık. Bir derinlik vardı ortada, tüm dünya o derinlikte boğuluyor, yüzebilen 3 kişi kaldık. Cemal kelimeleri sokmuş koynuna, Nazım ahenk ile dans ettiriyor. Şiirler okuyoruz insanlığa, şiirden anlamayanlara, şiiri sevmeyenlere. Şiirler okuyoruz herkese...

      Herkes o kadar yorgun ki sevdalara, yolda giderken yere düşen "can parçalarını" topluyoruz. Herkese eksik kalan yanını verebilmek için. Yol boyunca iyice yoruluyoruz. Oturup bir köşeye ne çok kırık kalp var diye konuşuyoruz.

      Bu kadar yorgunluk ve kırgınlık ağır geldi olacak ki yoruluyoruz. Dönmeye karar veriyoruz. Yüreğimiz bu kadar acıyı kaldırırsa şayet tekrar çıkacağımız yolculuk için sözler veriyoruz. Eve geldigimde elim yüreğimde uzanıyorum, uyumak için kendimi zorluyorum.
Ve uykuya dalıyorum, uyanmamak dileğiyle...

Nazım Hikmet ==》YürekIi bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omuzuna ağır geIir!

Cemal Süreya ==ÖyIesine sevdim ki seni,öyIesine sensin ki! KuşIar gibi cıvıIdar,tatdırdığın acıIar…

  Deli Mavi==》 Gidersin elbet, gidilecek yol çok ama bu gözler tek ağlar sevda için, bu olmaz işte. Gideceksen lacivert gözlerini bırakıpta git...

SHARE THIS

Author:

10 yorum:

  1. Bulduğun parçaların arasından benimkini verir misin?

    YanıtlaSil
  2. Nazım'ı da, Cemal Süreyya'yı da çok severim. Film sahnesi gibi bir an yaşamışsın sanki. Ama öyle güzel anlatıyorsun ki anlatacağın hikayeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım. Hikayede yakında geliyor. Sevgiler :) :)

      Sil
  3. Fonundaki mavi renk,nasıl da huzur veriyor insana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana verdiğiniz huzurun yanında hiç birşey:) :)

      Sil
  4. Eeeeee, film ne zaman giriyor vizyona :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüreğin kaldırırsa şayet izlemeyi, pek yakında. :) :)

      Sil
    2. Fragmanı kaldırdığına göre filmi izleyebilirim :)

      Sil
    3. O halde yakında izleyeceksin. Şimdiden iyi seyirler. :) :)

      Sil