Sigara
içimleriyle başlayıp, uzun dönem huzursuzlukları ile devam eden hayatlar
yaşıyoruz. Belki biraz nefes alsak kendimiz olup çıkacağız vesselam. Hayat boyu
öyle bir kandırıldık ki, keza bunu en çok biz yaptık. Mutlu olma ihtimalimiz
varmışçasına çabalar harcadık. Halbuki biraz akıllı düşünebilseydik, bunların
dörtte birini yaşamazdık. Hayal etmek ne denli yasaklandı ki, bu kadar
korkuyoruz. Geride bırakacağın hayata tek izin, sigara izmaritlerin olsun mu istiyorsun.
Geride kimsem yok…
Size sonsuz
sayılı günler bırakıyorum. Bir delinin hayatı ve kimsenin olmadığı ıssız fakat
huzurlu bir de ev. Bir evim olmasa da yaşarım. Bir kalbim olmasa da… Kimseyi
gerçekten mutlu edemesem de, hiç mutlu olamasam da… Ama yaşarım…
İçlerinden
bazıları mutludur belki. Peki ama mutluluk nedir? Gerçekten mutlu olma
ihtimalimiz nedir? Net bir mutluluk kavramı var mı sizin için? Sadece bilmek
istiyorum. Belki de mutlu olmayı öğrenmek, sizin hayatlarınızdan ufak kopyalar
çekmek istiyorum. Ya da belki tatmin duygularınızı mutluluk olarak
tanımlamalarınızı izlemek istiyorum. Çünkü ben bu kavramı ütopik bir olgudan
öteye götüremiyorum. (Bir sigara daha yakılır)
Çok sevdiğim
bir balıkçı abim var. Önünde tüm ergen tavırlarımı sergilememe rağmen asla beni
yargılamayan. “Farklı olmak için özel çabalar harcıyorsun ve bu çok komik”
demeden. Ama gül yerine, gülü sulamayı tercih eden biri neden farklı olmak için
çabalasın. Ben yaşadığınız bu evrenin bir parçası değilim zaten. Ve ait
olmadığım bu yerden uzaklaşmak istiyor olmam beni kötü bir insan mı yapar?
Bizler neden
hayallerin ve rüyaların peşinden gitmeyelim ki? Vakit henüz dolmamışken, güneşi
kovalamak ne kadar kötü olabilir ki? Veya altından toz bulutlarına dönüşüp kendi
gökyüzümüzü renklendirsek. Bir uçurtmanın peşinden tonlarca yükseklerde kilometreler
kat etsek. Rüzgarın şeffaflığına kapılıp, güzel kadınların boyunlarını okşasak.
Çöldeki kumlara deva yağmurları olsak ve tüm o karanlığı yeşertsek. Hayalleri
ve rüyalarımızı mümkün kılsak ne olur?
Tanrı
ensemizi okşayan sessiz bir varlık olmasaydı keşke. Bazen onun varlığına
inanmaya ihtiyaç duyuyorum. Yalnızlık kavramının kalabalıklar ile bir ilgisi
olmadığını bilen insanlar istiyorum yanımda. Ama neden hep aynı beyne sahip
insanlar çarpıyor hayatıma? Kendi mutsuzluğu için çabalayan, mutsuz olduğunu düşünen
ama mutluluk kavramına fazlasıyla bağlı. Tam olarak ne istiyorlar bilmiyorum
ama zamanı sonsuz zanneden birkaç ahmaktan bazıları sadece.
Ben kendi
bedenimi iyileştirdikçe kayboldum, ruhumu kaybettim. Ruhumu iyi ettikçe,
bedenim harap oldu. Artık tamamen insani düşüncelerimi ardımda bıraktım. Güneşi
kovalamak geride kaldı, uçurtmalar ardında koşmak da. Gölgem bedenime sığmaz oldu. Kahvem
soğudu, sigara paketim de bitti. Sadece birkaç adım hakkım kaldı. Uçurumdan mı
atlamalıyım, yoksa güneşi mi aramalıyım?
Güneşi ara, her zaman
YanıtlaSilUmudunu besle, güneşin ardına bak. Yüreğinin ne istediğini hisset.
YanıtlaSil