26 Eylül 2016 Pazartesi

Ayy Mimlendim Mi Ben?

Ayy Mimlendim Mi Ben?



      Amanda aman MİM mi varmış. Benide mi davet etmişler. Bende klavye başına mı oturmuşum. Hehe... Tamam cıvımak yok. Ama napayım sizinle konuşur gibi oluyorum yazarken. Neyse ben Mime geçeyim. Sevgili Calimero başlatmış bu güzel etkinliği  sürdürelim...

      Benide dahil eden  ACEMİDEMİRCİ  ve hikayekalplikadin a çok teşekkür ederim. Yürekleri kadar güzel yazmış onlarda hayallerini. Artık daha fazla bekletmeyim ve yazıma başlayım ben. Bu arada herkese benden çay.

25 Eylül 2016 Pazar

Umut Zulası Açıldı

Umut Zulası Açıldı


Selam mavi kelebekler. Bu gece size uzun zamandır yapmak istediğim ama fırsat bulamadığım umut zulamdan bahsedeceğim. Bugün birlikte onu açıp iyi dileklerimi paylaşacağım sizlerle. Hazırsanız başlıyorum. 

İlk olarak deniz çıktı. Yani mavi bir kız olarak şaşırmadığım bir konu. Öyleyse sen, bu yazıyı okuyan mavi kelebek hayallerin denizler kadar derin olsun ve kimsenin bunu bozmaya cesareti olamasın. Zaten çok iyi yüzme bileni bulursan da umuduna ortak et. Gönderme...

23 Eylül 2016 Cuma

Nerede O Büyük Aşklar

Nerede O Büyük Aşklar



      Ya nerde o büyük aşklar klasiği ile mi giriş yapayım illa. Yok abi sevmeye cesareti olan bir Allah'ın kulu yok. Belki de geçmişte bile yoktu. Belki mecnun başka  bir yolunu bulurdu, Leyla  biraz daha sevseydi. Kim bilir belki de plandı herşey. Kavuşamayalım aşk desinler diye.

      Ferhat'a ne demeli. Oğlum dağları deliyosun, anladık da, niye kavuşamıyonuz ya. Madem bu kadar seviyonuz. Siz kavuşun sizinkine de aşk deriz valla bak. Neyse, neyse. Sırf aşk diyelim diye bu kadar çaba neden ki, aşk olsun.

20 Eylül 2016 Salı

Sahi Kimim Ben?

Sahi Kimim Ben?



      Yazılmayı bekleyen birkaç cümle varmış meğer. Biraz duygu ve samimiyet. Bugün günlerden ne bilmiyorum. Ya da ayın kaçı? Bildiğim birşey var ki oda Eylül. Zaman kısıtlı ve nankör. İddiaya göre de herşeyin ilacıymış.

      Göz altlarım siyaha çalıyor. Gecenin her dakikası aklımda. Uykum yarıya düştü. Ya da yok artık uykum. Sahi nerde hani uyku? Sol taraftan bir rüzgar esiyor yüreğime doğru. Soğuk değil belki ama ben çok üşüyorum.

13 Eylül 2016 Salı

Ölü Kızın Şiiri

Ölü Kızın Şiiri


Ve bitti...
Her güzel şey gibi, sona geldi,
Değerini bilemediğin gece karanlığında, 
Ufacık bir aydınlık uğruna sevdim seni,
Ben seni öyle bir günlüğüne falan değil ha!
Ölesiye, doyasıya sevdim, 
Üstelik senden hiçbir şey beklemedim.
Kendimi avuttum, içimde büyüttüm seni...
Ve sen deli kıymetliydin...
Sabaha çeyrek kala uykularım gibi,
Pakette tek kalan sigaram,
Hatta son duble rakım misali,
Yüreğimin bavullarını tıka basa doldurdum,
Seni ne çok yere sığdırdım da,
Biri sorsa, yere göğe sığdıramıyorum.
Mutfağında hergün yemek yapan eşin,
Yüreğinde sevilmeyi isteyen bir kız çocuğu misali...
Senin hayata tutunduğun kadar,
Sana tutuklu kaldıklarım var benim.
Gecenin en demli anlarında vardın,
İşte ben o anlarda çayı açık içerdim...
Mevsimleri durduramıyorum, 
Öyle olsa haziran ayında asılı kalmak isterdim,
Eylül'de yeniden, daha taze sevmek isterdim seni...
Seviyor, sevmiyor derken,
Kaç papatya kurban oldu bir bilsen...
Diyorum ki sevmiyor işte...
Daha fazla günahsızları ziyan etme.
Yokluğunda kitaplara sarılıyorum,
Bir de hayaline...
Ben her gece hayaline sımsıkı sarılıyorum. 
Yak yık ortalığı, herşeyi sil at diyor,
Sevse bulur yolunu gelir diyor yüreğim...
Denemedim mi sanıyorsun,
Her gece unutmak için yattığım yataktan,
Sabah daha net hatırlayarak kalktım.
Ve ben her gece duama ortak ettiğim, 
Satır satır sevip, cümle cümle özlediğim, 
Deli bir adam tarafından, kırıldım.
Belki sorsa kirpiklerinin sayısını söylerdim, 
Yarama, yar olup dokunmasına izin verdim.
Elleri titrek, adımları yarım yamalaktı, 
Ne elimden tutabildi, ne de bana geldi. 
Yarım kaldı herşey...
Gözünün görebildiği, yüreğinin hissettiği herşey,
Yarım bir sarılma, yarım bir sevda,
Kalmadı bizden geriye bir tutam umut bile,
Oturup saatlerce...
Bizden biz olamayacağını anlatıp durdu.
O bunu anlatırken bile,
Ah bir kavuşsak da, dinlesem seni diyordum,
Ve bir Eylül daha şahit oldu, 
İmkansızı sevmenin zor olduğuna, 
Geriye ne mi kaldı?
Kısa cevaplar, kısa bir ömür, 
Az biraz umut ve daralan zaman kaldı...
Koca sevdayı es geçtik,
Tükendik, bittik, ufaldık.
Ve bitti...

12 Eylül 2016 Pazartesi

Biraz Daha Benden

Biraz Daha Benden


Bir kadın saçını neden toplar dedi uzaktaki ses...

      Dokunmaya kıyamadığım saçlarımı kestirdim yakın bir tarihte. Geriye kalanıda en tepeden topluyorum. Herkesin sorduğu bir soru. NEDEN❔

      Hiç size ait olanın fazlalık gelişi olmadı mı? Bana bu aralar tamda bu oldu. Bu saçlar bana çok fazla geldi. Hiç düşünmedim. Bu kez makası ben vurmak istemedim ve kuaförüme gittim. Beni ikna etmek için çok çaba harcadı ama kabul etmedim.

11 Eylül 2016 Pazar

Eylül'de Gidilmez, Öğrenemedin

Eylül'de Gidilmez, Öğrenemedin



Saat sabah 04:25...
Ve ben halen gelirsin umuduyla bekliyorum.
Kapılar artık daha bir karanlık örtülüyor,
Mevsimler değişti, soğuduk...
Ve ben gelmeyeceğine olan inancım ile,
Kırık bir sandalye tepesinde bekliyorum seni.
Eylül'de gidilmez, bir türlü öğretemedim sana,
Çünkü ben seni Eylül'ü sever gibi seviyordum,
Kırık dökük ama şehvetli...
Yalanı sever oldu gözlerimiz,
Olmayacak şeyleri, oldurur oldu,
Sen son yudum şarabım kadar deli,
Ve son sigaram kadar kıymetliydin,
Ve sen Gece'm...
Gitmemeliydin... Neyse...

10 Eylül 2016 Cumartesi

Küçük Kızın, Büyük Dokunuşu

Küçük Kızın, Büyük Dokunuşu



      Aniden irkildi ve yatağından kalktı çocuk. Nefes nefese kalmıştı. Ne yapacağını bilemeden saçını topladı ve şemsiyesini aldı. Ufak tefek sesler çıkartıyordu. Sanki garip bir dünyaya uyanmıştı. Belki de öyleydi!

     Kapıyı sertçe çarptı ve çıktı evden. Hava yağmurluydu biraz da soğuk var tabi. Kapının önünde ne yapacağını bilmemenin verdiği huzursuzluk küçük kızın yorgun bedeninden kolayca anlaşılıyordu. Bir adım attı ve şemsiyesini açtı.
Mavi Aydınlıklarımız Olsun

Mavi Aydınlıklarımız Olsun



      Hayat bazen ucu bucağı görünmeyen bir denize benzer. Dışarıdan hayranlıkla seyredilir belki ama daha soğuğunu hissetmeye cesareti olan görülmedi. Mavinin müthiş bir manzarı var.

      Denizi hareketlendiren hain rüzgar çarpıyor şuan yüzüme. Omzumda geziniyor. Kollarımı dolaşıp parmak uçlarımdan sıyrılıp yok oluyor. Beni en iyi bu rüzgar tanıyor. Ne elim ne ayağım, tutmuyor. Titriyorum zangır zangır.

      Ellerim tutunacak bir yer arıyor. Etrafımda ne bir insan ne de bir nesne var. O an hayalimde çizdiğim yalnızlığıma tutunuyorum. İnsanları tanımadan sevmek istiyorum. Tanıdıkça soğumak değil.  Hayatı basite almıyorum. Ama iyi insanlar biriktirmek lazım.

8 Eylül 2016 Perşembe

Saklı Bahçe Açığa Çıktı

Saklı Bahçe Açığa Çıktı

      Merbaha mavi kelebekler. Bugün insan kalabalığından ve gürültüden uzak olmak için en yakın arkadaşımla Büyükada'ya geldik. Neler mi yapıyoruz? Tamam itiraf edeyim bu bir günlük değil. Aslında memnuniyetimi dile getirmemin bir yolu. Tüm günün yorgunluğu, güneş, deniz ve kumun yarattığı bitkinliği alması için yemek ve tabiki çay içebileceğimiz bir yer arıyorduk. Bir mekanda balık falan yedik ama çay yoktu. E haliyle çaysıdım. O mutsuzluk ile otelin yolunu tuttuk. Yolda gelirken bir mekan gördük.

      Yarın sabah kahvaltı yaparız falan diye konuşurken bir çay içip dönmek istedim. İçeri girdik. Herşey el yapımı. Biz gittiğimizde turşu kuruyordu adam. Çayı da çok güzeldi. Sahibi Ahmet Beyde çok ilgilendi bizimle. Sağolsun. Oturup saatlerce muhabbet ettik. Orta yaşlı kültürlü bir adam.

7 Eylül 2016 Çarşamba

Sahildeki Deli Kadın

Sahildeki Deli Kadın


      Hazırım,  başlayalım doktor. Bugün pek bir rüküşsünüz. Şimdi diyeceksin ki neden hastanede buluşmadık. O ilaçları istemiyorum doktor.  Bazı şeyleri unutuyorum. Ben bu ara herşeyi unutuyorum doktor. O ilaçlar güzel olanları da unutturuyor...

      Tamam anlatmaya başlıyorum. Kamerayı gözüme kadar sokma. Biraz uzak kal bakayım. Şu çayımdan da bir yudum alayım. Sormadım sana ama ofisinde gördüm hep kahve içiyorsun. Çayın kıymetini bilmezsin. Neyse neyse...

6 Eylül 2016 Salı

Bir Deli Kadın

Bir Deli Kadın


      Çığlık atarak uyandı kadın. Derin ve kimsesiz bir çığlık. Alnından akan ter, ela gözlerinden akan yaş ile karışmış, telaşlı nefes alışları hiç sakinleşmemişti. 

      Balkona çıkıp sigarasına sarıldı. Daha biri bitmeden, diğeri yanacağını bilircesine çıktı paketten. Gidip sert bir kahve yaptı ve dizlerini kırıp oturdu ufacık sandalye tepesine. 

      Dışarı çıkmak gelmiyordu kadının içinden. Sanki her adım atışında dahada yaşlanıyordu. Eve gelip balkona çıktı yine. Bir sigara daha yaktı. Yüzüne düşen saçlarını bir eliyle geriye itiyor, yandıkça haz duyduğu sigarası diğer elinden düşmüyordu. 

5 Eylül 2016 Pazartesi

Dert Ortağım Aziz Bey 3

Dert Ortağım Aziz Bey 3



      Tren istasyonunda buluşacaktık, aylar öncesinden söz vermiştik birbirimize. Hiç geç kalmaz. Güneş yüzünü gösterir göstermez geldim istasyona. Ondan önce orda olurum diye. Olmadı....

      Çoktan gelmişti. Biraz karanlıktı, seçilmiyordu ama bu uzun boy ve eğik baş, yoktu kimsede böyle bir utanç, Aziz Bey...

      Bir süre takip ettim onu. Beni farketmiyordu yada söylemiyordu gördüğünü. Aksıyordu Aziz Bey. Yaşlandı artık. Çok kalın giyinmişti. Halbuki gün yeni doğmasına rağmen epey sıcaktı hava.