30 Haziran 2016 Perşembe

Atatürk Hava Limanı'nda Hain Saldırı

Atatürk Hava Limanı'nda Hain Saldırı

hava limanı saldırısı, mavi, bilgi,

Bu gece klavye başına ilkkez nasıl giriş yapsam acaba diye oturmadım, küfürler ve kötü sözler kullanmadan nasıl tamamlarım diye oturdum.

Size yapıcı olmayan siyaset içerikli laflar etmeyeceğim veya ellerinden "kınama" dışında hiçbir şey gelmeyen ülke yöneticilerini de anlatmayacağım. Bugün bu patlamanın etkilediği birkaç aileyi ve olay gününü anlatacağım. 


Öncelikle yaklaşık 1 ay önce şehir dışına çıkmak için Atatürk Hava Limanını kullandım. Üzerimde mont dahi yoktu ama iç organlarıma kadar arandım ve tedbir alınması iyidir deyip hiç sesimi çıkarmadım. Nasıl oluyorda bu adamlar ellerini kollarını sallayarak Kalaşnikof'larla buraya giriyor, hayret verici doğrusu. Bu soru beni ölene dek düşündürecek. 

Patlamanın olduğu akşam bir hastanenin yoğun bakımındaydım, gece nöbeti için. Sonra telefon ile arandık ve bu acı haberi aldık. Bize tedbirli olmamız ve yaralıların buraya da geleceği bilgisi verildi. Hastanenin her biriminde üst düzey personel artışı sağlandı hemde çok kısa bir sürede. Cerrahi ekip toplandı.

İlk hasta acile giriş yaptı ve " mavi kod" dediğimiz, "hayati teklikesi var" anonsu yapıldı, koşarak gittik. Orta yaşlı bir adam hava limanı personellerinden biri. O kadar çok kanıyor ki, hiç durmadan ve azalmadan. Uyanıktı, aniden bana sarıldı ve su istedi. İş yoğunluğu nedeniyle oruç açamamış ve patlama sonrasında da direkt buraya getirilmiş. Orucunu açması için biraz su verdim. Üzerim kan oldu herkesin öyle ama kimse o an bunu düşünmedi bile.

Gece gelenlerin ardı arkası kesilmedi. Ekip hazırdı girilen ameliyatların sayısını dahi unuttular. Aslında o ana kadar yoğunluktan farketmemişim ama göğsüm sıkışıyor içim daralıyordu. Ameliyat sonrası yanına kızını ve eşini aldık. Kızının cümleleri yürek burkan cinstendi. 

Babasının elinden tutmuş, " Baba ne olur sevinmelerine fırsat verme" diyor. Ablası tıp okuyormuş,  "daha onun mezuniyetine gidecegiz beraber". Göğsüme defalarca vurdum bir köşede, yinede geçmedi acısı.  

Yukarıdan biri diyor ki "ölenlerin ailelerine yardım yapacağız, bir çözüm bulmak için çabalıyoruz, terörü kınıyoruz". 7 yaşında bir kızın bir daha babasına sarılamayacak olmasına da bir çözüm bul hadi. Tıp fakültesinden mezun olacak o kızın gururunu paylaşacağı o babayı hayatta tut.  1 ay sonra düğünü olacak 24 yaşında bir oğlanın sevincini paylaşacağı o adamı geri ver. Kınama artık çözüm bul. Yapamazsın değil mi? Tabiki yapamazsın.  

Ama önlem alabilirdin, almadın...

Klavye başına hiç böyle bir kalp ağrısı ile oturmamıştım. Bu sabah "kızım ne olur iyiyim de" diye arayan, endişesini gizleyememiş bir babam var çok şükür.  Allah başımdan eksik etmesin. 


Bu yangını yakanın evine ateşler düşsün.  Kahrolsunlar...

"Birazdan üstüme bombalar yağacak
Alın şu çocukları içimden
Yurtsuz yuvasız kalmasın hiçbiri"...

28 Haziran 2016 Salı

Blog Sözlük'e Merhaba Deyin

Blog Sözlük'e Merhaba Deyin

blog, mavi, blog sözlük, blog

Yepyeni bir sözlük, geçtiğimiz aylarda dünyaya merhaba dedi. Severek var olduğum bu mecranın diğer sözlük formatlarından birçok farkı var.


Öncelikle burada bulunan kişilerin tamamı blog yazarı ve blog takipçisi. Birçok blogu keşfetme şansın oluyor. 

7 moderatör ve 1 admin ile yola devam eden bu mecra, kaliteli bir içerik ile bizleri karşılıyor. Burada iken gündemi takip edebilir, açılan başlıklar ve girilen entryler sayesinde yeni kelimeler keşfedebilir, çeşitli konular hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. 

"Dünün en iyileri", "en sevilen yazar", "tüm zamanların en çalışkan yazarları", "badiler" gibi özellikler ile daha da eğlenceli hale gelen bu sözlük sizlerin keşfini bekliyor.

"Hadi ne duruyorsun"

27 Haziran 2016 Pazartesi

Ayrılıklar Mutluluk Getirmeyecek

Ayrılıklar Mutluluk Getirmeyecek

ayrılık, mavi, blog, aşka yükseliş, sensiz olmaz

Burada feminist bir kadın misali konuşmayacağım. Çünkü biliyorum ki bunu yalnızca beyler değil, biz kadınlarda yapıyoruz. Bazen sıyrılmak için bazen de alışkanlık olduğu için söylendiğini düşündüğüm bir kaç söz var. Bugün onları biraz eleştirmek ve kendimce eğlenmek istiyorum. 




Şöyle başlamak istiyorum, "Benden daha iyilerine layıksın" Tamam çok düşünceli adamsın sağol. Tabi asıl söylemek istediği  "Bende senden daha iyilerine layığım, bir arayalım bakalım belki buluruz, bulamadık mı ben burdayım" 
Peh peh...

Daha çok şey var . Örneğin "Zamana bırakalım veya bana zaman ver" Aslında kafa dinlemek istediğini ifade ediyor. Ama unutma ki "zaman namlunun ucuna kadar gelmiş kurşun gibidir, istediğin kadar çabala gelir seni yaralar"


Daha bitti mi peki. Tabiki hayır. "Biz ayrı dünyaların insanlarıyız" ayar oluyorum buna ya. Ayrı iki dünya var sanki. Hadi diyelim var ve birimiz onda birimiz bunda yaşıyoruz. Saçma bahaneler yerine yiğitçe git işte. 

Bak çarpıcı bir final yapayım istersen. "Hoşçakal" diyor birde gözümün çiçeği. Giden memnun belki hayatından tamam da kalan hoş kalabilir mi ki? Kalmaz ben vedanin hoş kalınanına hiç rastlamadım. 


Hayat o kadar kısa ki. Ne zaman gelir karanlık bilinmez. Kalan mavi ömürde size düşen aşkı eşit paylaşın. Üzülmek ve ayrılmak için bahaneler aramayın. Rengarenk bir yürek için dualar edin. İnanın ayrılıklar mutluluk getirmeyecek. 

Saygılar, sevgiler...

23 Haziran 2016 Perşembe

Mavi Melodiler Seninle Olsun

Mavi Melodiler Seninle Olsun

aşk, şiir, mavi, blog, aşk şiiri
Yazılmış birkaç satır, siliniyor bu gece, 
Öyle bir rüyadan uyandım ki!
Sol yanım halen durmuyor, 
Parmak uçlarım acıya hissizleşti.
Gözlerim ağlamamak için iyice kısıldı. 
Biri çıksa karşıma ve neyin var dese,
Yıkılacak karşıki dağlar. 


Ama herkesin keyfi yerinde. 
Olsunda ayrıca, ne mutlu ona. 
Olurda birgün durdurursa beni biri,
Günaydın desin, merhaba desin,elveda bile olur.
Ama ne olur nasılsın demesin.
Çünkü iyi değilim, hemde hiç. 

Kırgınım hemde saç uçlarıma kadar,
Belki bu hayatı bana yazana,
Yada oynamak mecburiyetinde olduğumdan,
Kendime kızıyorum,  bilmiyorum. 

Biliyorum üşüyorsun oralarda,
Örtemem de üzerini, 
Toprak bu kez hainlik yapmış bana.
Seni daha bir uzaklaştırmış benden.
Eminim bir yerlerden izleyip
"Bu kız yine sıçmış hayatına" diyorsun.
4 mü oldu yoksa 5 mi bilmiyorum,
Hani zaman unuttururdu herşeyi. 
Peki ben neden halen unutamadım seni.

Dostum, mavim, umudum, arkadaşım. 
Toprak hiç yakışmadı sana.
Toprağı değil, ellerimi örtmek isterdim sana.
"Korkma kardeşim güvendesin"demeyi isterdim.
Bak dışarda şimşekler çakıyor. 
Sen çok korkarsın ki şimşekten.
Dayanamazsın, maviyi görmezsen olmaz,
Ben yine alıştım sen yokken karanlığa. 

Bugün çizgilere basmadan yürüdüm yolda,
Tabi bir ikisini saymazsak.
Sevmiyorsun yazarken seni anlatmamı biliyorum. 
Beni iyi hatırla dersin hep.

Bu yıl mezarına gelemeyeceğim. 
Çiçeklerini sulaması için babama yemin ettirdim. 
"Mavi güller" asla solmayacak.
Yoldan geçenler koparmasın diye ,geçiti kapattık.

Bu gece gelip dokundun yine sol yanıma. Biliyorum üşüdün. 
Zaten hep çok üşürdün,
Ama ellerim yok artık üzerinde, 
Bana kızma sakın, 
Kelimelerin küfür kokmasın. 
Bu kez sesimi örttüm üzerine. 
Sakın ellerim olmadan üşüme. 
Mavi melodiler hep seninle olsun.
         
                                  SEMANUR KÖK 


O gece yanında olacağım diye tutturmasaydın keşke,  Senden öylesine acı ile özür diliyorum ki, başım yukarıda duramıyorum.  Umudunu yok ettiğim için özür dilerim DOSTUM...

22 Haziran 2016 Çarşamba

Son Feci Bisiklet

Son Feci Bisiklet

tanıtım yazısı, mavi, blog yazısı, son feci bisiklet, müzik grubu


   Evet mavi kızın en sevdiği gruplar listesinin başında yer alan isim "Son feci bisiklet". Önce şarkısına bir "tık" yapalım. Hem dinleyelim, hem de tanıyalım.




   2011 yılında Arda Kemirgent(vokal, gitar) ve Can Sürmen(davul) tarafından Ankara'da kuruldu. Bu ikili 6 şarkıyı kaydedip "Son Feci Ep" adı altında yayınladı.



   Çıkışları sağlam olan bu grup daha sonrasında Efe Güner(bas gitar) ve Erkin Sağsen(gitar) katarak ilk konserlerini Ankara'da verdiler.

   Bu sıralarda Babajim Stüdyo'sunun düzenlendiği "Be the Band" yarışmasında ilk 10 grup arasına girmeyi başarmış ve "Roxy Müzik" ödüllerinde finale kalmıştır. 2012 onlar için en verimli yıl olmuş, çeşitli beste ve konserler yapmışlardır.



   Bu süre zarfında bir oyuncu değişikliği yapmış bas gitara Efe Güner yerine Ozan Özgül gelmiştir. Değişiklik sonrası 2 yeni single çıkaran grup, son dönemin popüler şarkılarından olan "Bu Kız" şarkısını söylemiş ve bir konser trafiği başlamıştır.



   Biraz bu bilgileri geçip kendimce de anlatmak gerekirse. Defalarca canlı dinleme şansı elde ettiğim bu grup o kadar içten ve samimi ki çabucak ısınıp,  sürekli dinlemeye başlıyorsun.
Kadıköy'de sık olarak bizi karşılayan grup gerçekten "bu şarkı beni anlatıyor" dedirten şarkılara imza atmışlardır.



   Başlarda size absürt gelebilecek parçalar, eminim ki ileride şairane gelmeye başlayacak. Kısaca toparlayıp veda edeyim artık. Eğer dinlemeye gitmek isterseniz size bir adres verebilirim tabi benide götürürseniz. Şaka şaka. Umarım hayatınıza bu adamları aşılayabilirim. Şimdiden silinen kulak paslarını hisseder gibiyim.

   Uzaydan geldiğine göre yorgun olmalısın..


                      

Saygılar, sevgiler...


Ya Masallar Böyle Olsaydı

Ya Masallar Böyle Olsaydı

mavi, deneme, mizah yazısı, blog, masallar

Size bugün bir mavi kız klasiği olan "uyanın" başlıklı bir yazı yazmak istiyorum. Normalde bunları bizim miniklere anlatıyorum. Biraz ürkütüyor onları, "ya böyle masal mı olur" diyorlar. Peki ya masallar böyle olsaydı...


Hayat güzel gök mavi, çimenler yeşil. Güzel ılık bir rüzgar da esiyor haliyle uyku kaçınılmaz. Bu arada siz uyurken neler oldu neler.

Herkes iyi çocuk oldu,gördü şirinleri, gözlüklü şirin, şirine ile evlendi,çocukları oldu.Süslü şirin aynasını kırdı, inzivaya çekildi. Şirin baba saçını sakalını siyaha boyattı, Müslüm baba oldu.



Tom ve Jerry kardeş çıktı. Pepe okula başladı. Cedric 10 yaşına bastı. Çakal kendi kurduğu tuzağa yakalandı ve öldü. Keloğlan saç uzattı rap yaptı.

Winx Clup kızları bütünlemeye kaldı.Yedi cüceler boylandı. Uyuyan güzel prens gelene kadar sıkılıp kalktı. Rapunzel modaya uyayım derken perma yaptı saçlarına.



Kül kedisi üvey annesini öldürmekten müebbet yedi. Şimdi mahkumlara hergün kek yapıyor. Üç silahşörler savaşmaktan vazgeçip dansa başladı. Bugs Bunny havuç yemeyi bıraktı.Kırmızı
başlıklı kız metal müzik yapmaya başladı.



Temel Reis ıspanağı bıraktı "böyle kas olmaz" deyip spora yazıldı. Ali Baba cinnet geçirip tüm çiftliği yaktı. Avarel daltonaları bıraktı, tövbe edip hacca gitti.

Tamam tamam rüya bitti uyanın. Ya masallar böyle olsaydı. Yine sevilir miydi acaba. Ben halen masal okuyorum ve çizgi filmleri izliyorum. Gerçek hayattan daha saf daha güzel konular var.

Demem o ki iyiki bu kadar ciddi hayatımıza rağmen, ayarı kaçırtan masallar var. Geçenlerde çalışma arkadaşlarımın beni anlattığını düşündükleri için bana gönderdikleri bir resim ile bitirmek isterim yazımı.


Mavi huydur bende, Yüreğime sığmadı, gökyüzünü boyadı.

Saygılar, sevgiler.

19 Haziran 2016 Pazar

Öperim Avuç İçlerinden Babam

Öperim Avuç İçlerinden Babam

mavi, deneme, baba sevgisi, blog

   Daha küçücük bir kız çocuğu iken ellerimden tuttu babam. Ama ne tutuş, hiç sıkılmaz mı insan? Bir daha bırakmadı. Ellerim öylesine bir güvendi ki ellerine, kıyamet kopsa bu adam bırakmaz beni dedirtti.

   Kıyamet kopmadı belki ama araya kilometreler girdi.  Lanet olası bir hastalık gibi yayıldı vücuduma "zaman". Ve ben büyüdüm...


   Önce hayatıma müdahalesini azalmak hatta kesmek istedim. Sonra, daha 16 yaşımda sıyrılıp evimden ayrıldım.  Odamdan, ailemlemden, kitaplarımdan kopuverdim. En önemlisi babamın kokusunu daha az alır oldum. 



   Ne gerek vardı büyümeye dedigim yıllardayım şimdi. Belki hayatta baba sevgisi anlatacak kadar kelime yok. Ama bu sevgiyi anlayacak kadar özlem dolu yüreğim.  

   Benim babam hep çalışırdı. Elleri hep kırış kırıştı. Önceleri çekinir öpemezdim ellerinden. Fakat şimdi olurda ölürsem o ellere gömün beni. Bilirdim yorgundu benim babam ama benim hayallerimi benden çok büyüttü. 

   Benim babam asla gururunu hiçe saymadı. Hayatı hep bizim için yaşardı. Tek kişilik nefes bile almazdı. Bir bıyığı vardı sormayın gitsin. Boyu uzun, iricene bir adam.  Elleri merhamet doluydu. Kime dokunsa iyileşirdi yaralar. Kime baksa uzar gider hatıralar. 



   Bizim oralarda babaya hürmet edilir. Ona hizmet edilir. Çok sevdiğin zaman "seni seviyorum" denmez, "kurban olurum sana ben" denir. Babam bizi mesafelerin ayıramayacağını sen söyledin. "Git hayalini yaşa" dedin. Yaşıyorum şimdi babam, biraz eksik sen yokken ama kurban olurum sana ben. 

Öperim avuç içlerinden babam. 

  Tüm babaların babalar günü kutlu olsun...

15 Haziran 2016 Çarşamba

Kitap Arası Notlar

Kitap Arası Notlar

deneme, mavi, aşk, kitap okuma,

   Selam mavi kelebekler. Bugün sıradışı bir olay yaşadım. Size anlatmak istiyorum. Aslında benim için sıradışı desek daha doğru olur.

   Tam 1 yıl önce yakın bir arkadaşımın dördüncü ölüm yıl dönümünde ikinci el kitap satan bir mağazaya bir kitap bağışladım. Evet bunda bir gariplik yok aslında. Garip olan en arka sayfasına bir not yazmıştım.




   "Keşke dememek için sonucu sana zarar dahi verse o anı yaşa, yaşa ki her günü ölüm olan bu hayatta, yaşama sebeplerin olsun. Dünyayı değiştiren yeni isim belkide sensin" Bu sözü arkadaşının mezarı başında ağlayan küçük bir kız çocuğu yazdı.

    Ben dünyayı değiştirecek olan isim değilim ama dünyamı değiştirdiğim doğru. Her neyse bugün yakın bir arkadaşım tarafından bir hediye aldım. Bir kitap. 1 yıl önce o kitabı bıraktığım şehirde değilim şuan. Arada kilometrelerce yol var. Zaten aynı kitabıda almadım.

   Aslında garip olan şey kitabın farklı olması ama en arka sayfasında bana ait olan o sözün olması. Yazan kimdir bilmiyorum ama altına paraf olarak mavi yazmışlar. Hem ağlamama, hem gülmeme sebep olan bir karmaşa içindeyim. Ama çözeceğim.


   Size de oluyor mu bilmiyorum ama bazen ölümün gitmek için yeterli olmadığını düşünüyorum. Sanki daha da yaklaşıyor gidenler. Belkide ben onları uzaklaştırmıyorum.

    Bir sürü kitap bağışladım bir kafeye bugün. Karalamaya kıyamadım bu yüzden not kağıdı ile not bıraktım. Umarım okuyanlar mutlu olur . Ben günümün son evresine yaklaştım. Daha bir damla uyumadım. Ama vaktimde yok uyku için.

   Hayat sınırları çiziyor doğru, ama kimse sana çizgileri taşırmadan yaşa demiyorki. Biraz kuralı olmadan yaşa. Belki senin taşırdığın bu çizgiler başkası için umut olur. Masmavi bir gün sizlerin olsun...



  Saygılar,  sevgiler...

13 Haziran 2016 Pazartesi

Sakalları Şiir Kokmalı Bu Adamın

Sakalları Şiir Kokmalı Bu Adamın

mavi, deneme, eş, aile, ev halleri

   Bu zamana kadar bir kadının ağzından erkeği anlatan birçok yazı okumuşsunuzdur eminim. Bende bunlardan birini yazacağım. Tabi birkaç fark ile...


   Herkes beyaz atlı prensini bekler bir ömür. Bende bu iş biraz farklı işliyor. Değil beyaz atlı, at binmese bile olur. Bugün size olsaydı ne güzel olurdu dediğim adamımı anlatacağım.


   Benim adamım ev işi bilmeli.  Çamaşır, bulaşık yıkamalı. Evi süpürmeli, aşırı titiz olmalı. Ben evimize yorgun argın geldiğimde yemeği hazırlamalı. Yemek sonrası masaj yapıp yorgunluğumu bana unutturmalı. ŞAKA ŞAKA...

    Yalnızca hayatın ortak olduğunu unutmamalı. İkimizde evimiz için çalışıyorsak, kalan işleri bölmeyi bilmeli. Elleri şefkat dolu olmalı, bana her dokunuşunda sonsuz bir güven doğmalı aydınlığa. İkimiz için...


   Sakalları şiir kokmalı bu adamın. Yüreğinin güzelliği mısralarıma konu olmalı. Yazdıkça yazdırmalı. Sesinden bahsedemiyorum bile. Öyle bir tonda konuşmalı ki "bu adam beni bir ömür bırakmaz" dedirtmeli.

   Sonra günlerim öyle kopyala-yapıştır yapılmış gibi hep aynı olmamalı. Bana hergün yeni bir ilham ile gelmeli. O benim hep gündemimde olmalı. Yüreğimin çizilmiş sayfalarında manşet olmalı.


    Havanın kararması, yemeğin tuzu, gömleğin ütüsü gibi basit ve gereksiz  kavgalarımız olmamalı. Tek kavgamız beraber izlediğimiz filmlerde "gerçek hayatta yok bunlar" konulu kavgalar olmalı. Şefkat arayan küçük kız çocuğuna çevirmeli beni.

   Gece evde bir tıkırtı olduğunda kalkıp bakan, sadece yolda biri laf attığında sinirli ve kavgacı bir karakter olabilen, ev için alışveriş yaptığımızda "ver poşetleri ben taşırım" diyebilen bir erkek olmalı.

   Baba olma duygusunu içinde barındıran, ben çocuğuma doğruyu öğretebilirim diyen, en önemlisi ailesini hayatı pahasına koruyabilecek biri olmalı.

   Asla yok dememek lazım. Bazen arayıpta bulamadığın hayatı, kader dalga geçercesine önüne atıveriyor. Bana yüreğinin tüm güzelliği ile dokun adam. Bana kendin olarak gel. Benide, sen yap.


Dağılmış saçlarımın ardına, hayatını darmadağın edecek bir gülüş sakladım. Şimdi gelip beni toplaman lazım...

12 Haziran 2016 Pazar

Ömür Üç Günlük Bile Değil

Ömür Üç Günlük Bile Değil

ömür, mavi, deli mavi, blog yazarı, deneme


  Selam ben Mavi diyeli 5 sene oluyor. Daha öncede söylediğim gibi bugün kendimi anlatıcam. İkinci kez doğuşumu ve mavi oluşumu. Ama 6 sene önce ne oldu onu bir anlatayım.

   İnsan ne kadar ömrü olduğunu bilemiyor, bazen ölüm ensesinde oluyor, bazen kilometrelerce uzakta. Ama değerini bilmediğimiz bu ömür üç günlük bile değil. Bende tam böyle bir anı yaşadım. Ölümün soğukluğunu hissettim...

   Ben ölümü ellerimde hissettim, bir daha yazamamak korkusu oluştuğunda o an sona yaklaştığımdan emindim. Kapalı bir oda, anlamsız insanlar, başında gözlerini senden alamadan ağlayan bir baba.

   Ben babamın gözündeki o yaşı gördüğüm gün bittim. Aynı zamanda hayata bağlayanda o gözlerdi beni. Ölümün beni sıyırıp geçmesiyle anladım ki babanın bir damla gözyaşı hem ölümün hem doğumun olabiliyormuş. Peki sizce ölüme böylesine yaklaşan bu kız kendini mavi ilan edip ortalıkta "hayattan zevk alıcam, kendim için yaşayacağım" deyip mi gezdi? Hayır! Aslında mavi oluşum çok farklı.



  Oyalanmak ve umut aramak için onkoloji servislerinden birini sürekli ziyarete gittim. Hem biraz staj yapıp kendimi geliştiriyordum, hemde umudu arıyordum. İşte asıl beni mavi yapan kişi ile orda tanıştım. Ona mavi diyorlardı. Beyin tümöründen ameliyat olmuş, fakat kitlenin tamamen temizlenmesi mümkün olmamış.

  Servise yatalı 5 ay olmuş,  ara ara çıkıp, 1 hafta sonra geri dönüyormuş. O kadar saf o kadar temiz bir kızdı ki! Umut doluydu, her zaman iyileşeceğine inanıyordu. Tamamen iyileşip çıktığında denizin üzerinde yürümeyi deneyecekti. Gökyüzü kadar sonsuz ve deniz kadar derin bir umudu vardı onun.

  Bir sabah geldiğimde yatıyordu elleri kolları bağlı. O kadar korktum ki. Uyandığında beni görüp gülümsedi. Gamzesini asla unutmam, nasıl bir çukur gelde gömülme.



   Bir sabah geldiğimde bana kendini anlattı.  Hayatta herşeye geç kaldığını söyledi. Ve benden bir söz istedi hayalimin peşinden koşmak için sadece bir söz.  Tabiki söz verdim. Hastane bahçesine çıktığında terlikleri ayağından çıkarır çimene basardı. Saçları biraz kısaydı ama hep dağınıktı, birazda rüzgar karıştırıverirdi.

   Ondan çok şey öğrendim. Yaşamayı, hayatın dokusunu, sevmeyi, dostluğu, konuşmayı ve yazmayı. Bir sabah gittiğimde yatağı boştu. Anlamıştım ama yinede gördüğüm herkesi çevirip onu sordum. Öldüğünü defalarca farklı ağızlardan duydum.

  Belki o birkez öldü ama ben defalarca öldüm. Her yıl yine aynı zamanlar ölmeye devam ediyorum. Ama ondan bana kalan bir miras var "mavi hayaller". Hayalimin orta yerindeyim şimdi. Gerçekleştirmek için elimde sonsuz bir umut ve mavi var. Ben verdiğim sözleri tutarım.



   Yaş, cinsiyet, boy, kilo, siyah saç veya sarı saç hiçbir faktör ölümü erteleyemiyor. O kadar zamansız ve asil geliyor ki arkasında iz bırakıyor. Asla yaşamak için geç kalmayın. Unutmayın ömür üç günlük bile değil...


10 Haziran 2016 Cuma

Bugün Hayatımın En Renkli Günü Olabilir

Bugün Hayatımın En Renkli Günü Olabilir

mavi, deneme, blog yazısı

   Günaydın mavi kelebekler. Bugün çok renkli bir gün. Hava güzel, su güzel, müzikler daha bir güzel, rüzgar küçük dokunuşlar yapıyor omzuna insanın. Bende ayrı bir neşe,  ayrı bir heyecan var.



   Umarım bugün başınıza hep güzel şeyler gelir. Hep mutlu olun. Rengarenk şemsiyeler hep başınızın üzerinde dolaşsın, sizi kara bulutlardan ve hüzün yağmurundan korusun.



   Şuan sahilde, yeşilliklerin üzerinde oturuyorum. Nefes alıyorum. Bu huzuru sizinle paylaşmak daha katlanarak artmasını sağlamak için yazıyorum. Beni hiç bırakmayan bir defterim var. Bugün "beni karala" diye ısrar ediyor.

   Yazmak çok büyük bir eylem. Duygularını kağıda dökebilen az insan kaldı. Defterimin kokusu beni uyanıkken dahi hayallere sürüklüyor. Deli deli müzikler dinletiyor. " Son feci bisiklet" bu ara şarkıları ile fazlasıyla haşır neşirim.


   Mutlu olmak için kimseye ihtiyacım yok biliyorum. Çünkü ben bir hayali yaşıyorum. Burda olmamın bir amacı var. Hayalimde sizlerde varsınız,  her biriniz. Hepiniz oradasınız. Birbirimize hayatlarımızı anlatıyoruz.  Ortada hem ortamı, hem içimizi ısıtan bir ateş var.

   Biliyorum herkesin anlatacak çok şeyi var. Benimde öyle. Ama artık veda etmek lazım kısa bir süreliğine. Bir dahakine neden bu kadar deliyim onu bir anlatayım en iyisi. Bugün hayatınızın en renkli günü olabilir, yeterki gülümseyin.  Bir deneyin derim.

 Saygılar, sevgiler...

8 Haziran 2016 Çarşamba

Özlem İyice Arsızlaştı

Özlem İyice Arsızlaştı

deneme, mavi, deli, blog yazısı

  Selam mavi kelebekler. Umarım iyisinizdir. Ben bugün özlem illetinin pençesindeyim. Havasını dahi özlediğim şehrimin ve uzaklığına dayanamadığım kitaplarımın hasreti nefes almamam için beni boğuyor.


  Bugün size kendimce şehrimi anlatacağım. Birgün gidip görmeniz dileğiyle...

  Benim doğduğum yerde büyük binalar yoktu. Evler betona dayanmış havasız yapıtlar değil, nefesi en iyi aldığın havadar odalardı. İnsanlar sabah kalktığında kahve değil, sobanın üzerinde demini almış çayı içerlerdi.

  Sokağına çıktın mı, elinde deri çanta ile işe giden beyaz yakalı adamlar görmezdin, elinde file çantası, pazara giden beyaz saçlı Fadime teyzemi görürdün.

  Kadınları sıcak kanlı ve eli silahlı, erkekleri yürekli ve delikanlıydı şehrimin. Çorabı kaçan mini etekli hanım kızımız yerine, çorabının baş parmağı delik ama yüreğinin güzelliği 6 çocuk okutmaya yetmiş, Rüstem amcam çıkardı belki karşına.

  Ne yüksek binalar, ne havaya yayılan kirli bir duman ne de yüksek tonda saçma müzikler vardı. Aksine gölge eder diye çekinip evine kat çıkmamış Kemal amca, kemençenin eşsizliğini, tulumun zarafetinin takip ettiği bir senfoni vardı.

  Öyle antin-kuntin yemekler yemezdik. Hamsili pilavı karardık altlı üstlü, soğanı kırdık mı ikiye, ayranı bol, muhabbeti yol olmuş bir masanın başına da oturduk mu değmeyin keyfimize.

  Bizim oralarda fakir, cebinde parası olmayan, sofraya koyacak yemeği olmayanlar değil, olanı paylaşacak kimsesi olmayanlardı. Bizim oralarda ramazanı aşkla karşılayıp, hüzün ile veda ederlerdi.

  Bizim oralarda aşka "sevda", sevgiliye "sevdaluk" derlerdi. Gönül düştü mü birine, unutmak cehennem olurdu. Kışın sokakta abasız olanda vardı, kendi evinde babasız olanda. Ama gülüşünden vazgeçmedi yine.

  Özlemimi bir nebze hafifletmiş olsada bu yazı, yakın zamanda gidip görmek şart oldu.
Sevgiler, saygılar.

5 Haziran 2016 Pazar

Kestirip Atamadık, Bizde Yama Yaptık

Kestirip Atamadık, Bizde Yama Yaptık

mavi, blog yazısı, deneme, sevgi, yaşam


  Öncelikle herkese selam ederim mavi kelebekler. Hayatım çok garip akmaya başladı bu aralar. Kendimi feminist zannederken neredeyse kadınlara kızmaya onlara kapalı kalmaya başladım.

  Ben öyle her kadın için söylemiyorum bu sözlerimi. Öyle kadınlar vardır "adam" dediklerinizden  daha adam. Ama birde dünyaya erkek eleştirmenliği yapmak için  gelenler var. Bir türlü anlamıyorum.


  Pek sever bu arkadaşlar kendilerini. Hep karşı tarafı sorgulamalar, eleştirmeler, beğenmemeler falan. Neymiş "her erkek aldatır" takmış yılların dillere pelesenk ettiği bir söz,  hayatını ona göre düzenliyor. Yolda tipi düzgün biri görse arkaya bakmaktan boynu kopacak arkadaşın halbuki.

  Daha kalıplaşmış bir sürü şey var. "ayrılalı 1 sene oldu, hemen yeni birini bulmuş" bu var birde. Ya ne yapsın! Ömür boyu seni mi beklesin. Sen zaten sevsen, peşinden giderdin. Sen aşk istemiyorsun ki, köle arıyorsun.

  "Mesaj atmıyor, ilgilenmiyor, sıkıldım bunlardan" diyor bazıları. Sen mesaj at, ne var yani. Yine mi atmıyor, ikinciyi at, üç, dört, beş... yahu ne var bunda. Sen elinden geleni yapta, yine mi olmuyor? Boşver kafan rahat, için  rahat.

  Ikili ilişkiler ne hale geldi böyle. Biri sana maviyim deyip geliyor, dünyanı karartıyor. Beyazım diyor karanlığa gömüyor. Tamam bunlar oluyor ama hepsini erkekler mi yapıyor? Biz ne fenayız. Herşeyi karşı taraftan bekleriz.

  Yeri geliyor bu arkadaş kadın erkek her koşulda eşittir diyor. İlk adımı hep erkekden bekliyor. Pes! Bencede bir eşitlik var ortada ama belli koşullarda.

  Örneğin askere gitmek erkeğin işi,  çocuk doğurmak kadının işi. Evde bir tıkırtı olduğunda bakmak erkeğin işi, yemeği emek vererek yapmak kadının işi. Anne olmak kadın, baba olmak ise erkeğin işi.

  Ne istiyorlar bilemiyorum. Erkeğin boyu devrilsinde , kadına gübre mi koyalım. Erkeklerin köküne kibrit suyuda, kadına gül suyu mu? Erkeğin iki yakası bir araya gelmesin ama biz yaka yaka gezelim öyle mi? Yahu zaten kadınları anlamak için kitap yazılsa erkekler alim, kadınlar muallim olurdu.

  En iyisi bize hizmet eden ortak değerler için yaşayalım. İlla esit olacaksak payımıza düşen aşkı eşit paylaşalım. En büyük kavgalarda her iki tarafa eşit haklar tanıyalım. Bakın bizler aile konusunda eşit olalım. Kızlarımıza anne ve babayı eşit sevmeyi öğretelim.  Oğullarımıza sevdiği kadın için büyük çaba harcaması için öğütler verelim. Bakın bizler eşit sevelim.

  Eyvallah! Çok konuştum yine. Sözlerim burda biter. İlkokul müsameresi bitirir gibi kapattım ama idare edin. Dedemin her daim savunduğu bir söz ile veda etmek isterim. "Eskiden fakirlik çoktu kızım, biz eskileri atmazdık, yama yapardık. Böyle böyle alışkanlık oldu, sevdamızda eskidi , yıprandı ama şimdiki gibi kestirip atamadık, hep yama yaptık...

  Saygılar, sevgiler.

3 Haziran 2016 Cuma

Hikayem Sıradaki Yabancıya

Hikayem Sıradaki Yabancıya

mavi, deneme, mavi kelebekler, blog, blog yazısı

  Merhaba kelebekler. Bundan sonra yazılarımı okuyan herkes kelebek benim için. Şans getiren mavi kelebekler.

  Biraz zor bir zaman geçiriyorum. Biraz hastayım ve ailemi özledim. Sanırım hayaller kurulurken çok kolay, gerçekleştirilirken çok zor. Ben içimdeki çocuk daha derinlere gömülmeden birşeyler yapmak istedim, aslında maviyi doğuran olaydır bu.

2 Haziran 2016 Perşembe

Karanlıkta Biri Var

Karanlıkta Biri Var

mavi, blog yazısı, şiir, dertleşme

Bir kaç gündür hava çok sıcak.
Yazı pek sevmem bilenler bilir.
Sonbahar mevsimi tam bana göre.
Doğru mavilerin azaldığı siyahın arttığı bir mevsim.
Ama ya yağmur sesine ne diyeceksiniz?


Siyah bir profil çizdim kendime.
Geceyi düşünmek için kullanan bir adam profili.
Biraz bana  benziyor birazda herkes gibi.


Yalnızlığa bir çözüm bulmak gerekli.
Geceler iyice arsızlaştı, geceler soğuk.
Ben yine kırgınım.
Bu aralar sırdaşım oldu ay ışığı.
Artık sessizlik ile başa çıkamıyorum.


Çığlık attım önce, sessiz bir kaç çığlık.
Gözlerimden ardı ardına akan yaşa engel olamadım.
Sormayın bir sebep inanın bende bilmiyorum.
Sanırım artık yoruldum.


Dün gece rüyalar gördüm.
Artık o kadar yorgun ki bedenim.
Uyanıkken dahi kabuslar görüyorum.
Ölmedim, ölmüyorum biliyorum.
Aslında yaşamaktı zaten tek sorunum.