mavi bir kız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mavi bir kız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Haziran 2018 Cumartesi

MASAL

MASAL





Hava temiz,
Hava aydınlık,
Hava oldukça sıcak.
Senin adın var adımın yanında.
Hiç olmadığımız kadar dağınık,
Biz hiç olmadığımız kadar yakın bir mesafeden sevişiyoruz.
Biz hiç öpemedik daha kanayan dudaklarımızdan hayatı...

Uyandım...
Bu sabah kaldırımda yetişen bir gülün kokusuyla uyandım.
Bu sabah yine biz bize bir hayatı seyir için uyandım.
Bu sabah sana kavuşma ihtimalleri coşturdu, içimin deli denizini.
Havanın 30 derecesi de, dayanılmaz nemi de koparamadı beni senden...

Ellerin bir dolu yasemin çiçeği sevdiğim,
Deniz doldu taştı içimizdeki özlemle,
Bir sarılmak vardı şimdi sana,
Bir daha ayrılık gelmezdi belki de...
Bir daha yollar yarılmazdı ikiye,
Kendi açtığımız kuyuya atlamazdık bodoslama,
Tutsun elimden birileri, sana getirsin beni,
Titreyen ellerime, gözlerimin kızarıklığına aldırmadan sadece sarılmalısın bana...

Umut tükeniyor dedikçe sesin geliyor kulaklarıma,
Şefkati alıyor beni, ait olmadığım yerlerden,
Didik didik ediyorum, ayrılamıyorum bedeninden,
Içine hapsolmuş ölü ruhum, bir damla hüzün arıyor bedeninde,
Bize yollar yazıyorum yeniden, bizim evlerimiz var hiç gitmediğimiz...

Bizim yürümediğimiz, kanlı taşlarla dolu yollarımız var,
Bizim evlerimiz var, başlarımıza yıkılmış,
Gecemiz var serin ve hüzünlü,
Mavimiz var umut dolu ama ağlamaklı,
Bizim ellerimiz var kavuşmamış,
Sen varsın, benden ayrı yazılmaz adın...
Yazılmasın...

26 Ekim 2017 Perşembe

Kavgayı Bağıran Rüyalar

Kavgayı Bağıran Rüyalar


bir deli mavi, deneme, intihar

        Yılların yavan yorgunluğu var omuzlarımda. Yılların en koyu gürültüsü şu sıralar hayat. Ve en acı gülümseme yüzümün en derin çizgisi ile birleşmiş. Ben artık gülmeyi bıraktım bu kentin en dar sokağının başını çeken evimde. Neredeyse gülümsüyor yalanları ile bir ömrü bitirecek yüreğim. Tüketiyorum bana ait olmayan şu bedenin, sayaç kurulu kısa zamanını. Tüketiyorum ellerimin hiç birleşmeyecek olan, yarım kalmışlığını.

        Birlikte uyumayacak mıydık biz? Sorular soruyorum kendi kendime. yanıtlıyorum da. "Uyutmadılar" Bu sabah ilk işim ömrümün tek kalan o noktasını onun koynuna sığınarak tüketmekti. Önce bir derin nefes aldım. Hayatında ömrünü verdiği biri olduğunu biliyordum da. Ama yine gittim çalıştığı o yere. Önce ona ulaştım. Bekledim sonra gelmesini, çok beklemiştim ya gerçi,alıştım galiba bu yüreğe uğramamasına. "gelmezse de dönerim" deyip duruyordum.

        Geldi... Öyle bir geliş yok ama. Sanki tüm bana gelişlerin toplamıydı. Tüm benim oluşların. Karşıma oturdu, konuşmuyordu, hep yaptığı gibi kaçacak yerler arıyordu. Ama ben buna da alışmıştım. Belki de benim için değildi bu endişe, sevdiği o kadının duymasından korkuyordu. Bir ömür nefret beslemem gereken o kadını, benim ona veremediğim mutluluğu verdiği için seviyordum neredeyse. Ama ben gözümün arka yerinde artan o baskıyla yaşıyorum. Hani derler ya "dokunsalar ağlayacağım" hah işte! tanımadığım  bir yüz bana dokunsa ağlarım.

        Yaklaşık yarım saati aşkın bir süredir bekliyorduk. Ne o bana "neden geldin" diyebildi, ne de ben ona istediğim o şeyden bahsedebilmiştim. Artık gözlerimin iyice dolduğu o vakit konuşmaya başladım. "nasılsın?" sanki aynı der gibi başını yana doğru eğdi. Konuşmadı, sesini yasaklamıştı sanki bana. Ona son bir kez onunla uyumak istediğimi söyledim. Son bir defa nefesinin duymak, sakallarına dokunmak istediğimden bahsettim. Sonra hayatından tamamen çıkacağım konusunda ona garanti verdim. Kabul etti, yine sesini yasaklamış vaziyette onay verircesine başını sallamıştı.

         O işine döndü, bense saatlerce kapıda bekledim mesai bitimini. Zaten aylarca, yıllarca bekleyen biri için saatlerin bir önemi yoktu ki. Sonra bir daha gördüm kapıdan gelişini. Telefonla konuşuyordu, gülmüyordu, etrafa bakınıyordu. Bir ara göz göze geldik. Durdu öylece, hiç konuşmadı, telefondakine bir şeyler söyledi ve kapattı sonra. Yanıma geldi, yine ses yok, gelmemi istedi ve arabaya  bindik. Saatler süren bir yol ve hiç konuşmayan iki insan vardı. Yalnızlığına dokunduğum bu adamın böylesine kalabalık oluşu beni üzse de artık elimden bir şey gelmiyordu. Eve geldik...

        İki ceset vardı da o eve sığamıyor gibiydi. Ev biraz dağınıktı onun saçları gibi. Sonra kolumdan tuttu ve odaya götürdü beni. Bir an evvel gitmemi istiyor gibiydi. Yüzünde en ufak bir üzülme belirtisi yoktu belki de ama ben biliyordum dokunsak birbirimize ağlayacaktık. Yatağın kenarına oturduk ben hep istediğim sakallarına sürdüm elimi, gözlerini kapattı. Sesi de halen yasaktı... Gamzesini öptüm oracıkta, sakalları arasına öylece gizlenen gamzelerini. Sonra sadece uzandık, kimliğini bile bilmediğimiz o yatağa. Ben gözlerini izledim, yüzünü, mimiklerini, dişlerini, sakallarını, ve daha bir sürü ayrıntıyı. O ise hiç bir şey hissetmemeye yeminli, kendine bir söz vermiş gibiydi. Ya da o kadını çok seviyor gibiydi.

         Ben çok kötü bir şey yaptım.Çok üzülmüş ve kızmıştım beni unutacak oluşuna. Ona beni bir ömür unutturmayacak şeyler yaptım. Önce banyosuna gittim ve elimdeki makasla saçımın ulaşabildiğim her noktasını kestim. Tüm evine bana bıraktığı o duyguyu bıraktım. Ne yaptığımı biliyordu, emindi. gözlerini kapattı sıkıca. Beni bunu yapamaya elleriyle itti. Önce uzanıp son bir kez kokladım boynunu. Hep elimi tutup beni durduruşunu hayal ettim. Ama öyle olmadı. İçeri gittim, balkonuna yuvam dediğim günlerin hatırına bir sigara içtim orada. Sonra bir adama kendini ömür boyu eksik hissettireceğimi bile bile atladım aşağı. Bir kaçarı yoktu. Onun bağırışlarını duyuyordum acı hissetmeyen ama ölümüne az bir vakit kalmış bedenimde. Bana sesini bağışlamıştı sonunda...



14 Haziran 2017 Çarşamba

Hayatta Kalanların Manifestosu

Hayatta Kalanların Manifestosu


semanur kök, manifesto, hayatta kalanların manifestosu, deneme, blog yazısı, bir deli mavi


       Şöyle oturmuş denizi seyredeyim derken bir de baktım ki omzumdaki anlamsız yük beni aşağı çekmeye çalışıyor. Ben bu gece yine bu yüke bağlanarak yaşıyorum. O kadar çok yara almış ki omuzlarım. Bunu her 5-6 saniyede bir omzumdan aşağı süzülen kan damlalarından anlıyorum. Ellerimle banktan destek alarak kalıyor, sallanarak gelen bir taksiyi durduruyorum.

       Taksinin sağ camından kaybolana dek denizi izliyorum. Tiz bir sesin "nereye gidiyoruz" dediğini fark edince adresi verip denizi izlemeye devam ediyorum. Az ilerde ışıklarda duruyoruz. Sanki biraz daha denizle kalayım diye tüm kırmızılar yanıyor benim için. " Bu ne şanstır" diyor taksici abi. "Ziyanı yok ben halimden memnunum abi" deyince o da rahatlıyor sanırım.

       İleride yol ayrımında sola girmemizle birlikte denizi artık göremiyorum. Ben bunu yanlış yapılan seçimlerin sonuçlarına benzetiyorum. Denizini kaybedersin. Hatta bazen bir daha denizi görebilmek için o yolun başına gelmek zorunda kalırsın. Aslında benim hayatımda bu küçük ayrıntının merkezinde. Bir derin nefes çeker sonra kaldığın yerden devam etmen gerektiğini ve başa dönmenin bu şeritten imkansız olduğunu anlarsın. Diğer şeride geçmek isterken ailenin bu şeritten masumca sana baktığını görürsün, babanın gözünde kurumaya yüz tutmuş, geceden kalma gözyaşları bulursun. Sen de çok ağlarsın...

       "Geldik bacım" taksiye parasını uzattım. Üstü kalsın demeye kalmadan para üstünü uzattı. "Biz hakkettiğimizden fazlasını almayız bacım" O an hem bir burukluk hem hafif bir gülümseme ile indim taksiden. Hayatta bazı anlar unutulmaz derler ya, ben o abinin yüzünü hiç unutmuyorum. Gözlerindeki o kızarıklık biran bile çıkmıyor aklımdan. Sonra tabi ellerinde var olan çatlaklar... O kadar benziyor ki babamınkilere. Sonra tabi "kim bilir kaç çocuğun babası" diyorum. Tekrar gülümsüyorum. Babamı nasıl olur da bu kadar üzerim diye kendime kızıyorum.

        Eve yöneliyorum. Kapıyı dördüncü denememde nihayet açıp içeri giriyorum. Yine camları açık unutmuşum. Ev buz gibi. Önce balkona çıkıyorum. Bilenler bilir, burasıdır benim asıl yuvam. Mutfağa gidip kendime bir fincan kahve alıyorum. Bardağın üzerinde yine bir uyaran. "Umudunu yitirdiğin an, kitaplığında yan yatan o kitaba sarıl" Öyle de yapıyorum. Yatağımın üzerindeki o raftan. yan duran o kitabı açıyorum, içinden rastgele bir cümle okuyorum. Gözlerim aniden doluyor ve gülümsemeyle birlikte Yavaşça yanağımdan süzülüyor yaşım. Yazın ortasında bile hiç ayrılmadığım yorganımı kafama kadar çekip, dünya denen bu illetin bir şaka olmasını diliyorum. Bir kaç sessiz atılan çığlık sonrası uykuya dalıyorum... Şişşşt! Sessiz ol... Hepsi geçecek...

29 Nisan 2017 Cumartesi

Mavi'den Dörtleme: Karadeniz Şarkıları

Mavi'den Dörtleme: Karadeniz Şarkıları

karadeniz, karadeniz şarkıları, bir deli mavi, Mavi'den Dörtleme
ORDU/MEMLEKET ÖZLEMİ



        Herkese merhaba mavi kelebekler. Bugün hava çok güzel ve ben de iyileşmemin arifesinde birazdan gezmek için gideceğim. Sabah bir sınavım vardı kursta. Onu da hazır geçmişken kendime ödül vereyim. Tabi öncesinde özlemim dinmeyen memleketime bir yazı armağan edeyim dedim, geçtim klavye başına. Bu aralar eski evimi, odamı, tabi ki ailemi çok ama çok özledim. Onların yanına bir dönsem, yine "gitmek istiyorum" diye diretmeyeceğim. Hadi başlayalım...  Bu arada en sevdiğim dörtlü değil, rastgele dört isim seçeceğim. Şimdiden iyi dinlemeler.


Volkan KONAK- Efulim
       Bu şarkı ile başlıyor oluşumun elbette bir sebebi var. Çocukluk mu dersiniz, ergenlik mi(ben çocukluk diyorum) bu şarkıyı evleneceğim adamın bana söylemesini hayal ederdim. Hep Karadenizli biriyle evleneceğimi düşünürdüm önceden.  Tabi daha ufukta evliliğin izi dahi olmadığından ne olacağını bilemiyorum. Bu arada Karadeniz erkekleri sevdiklerine efulim(sevdiğim) diyecek kadar naiftir. Neyse hadi dinleyelim bakalım.



HEY GİDİ KARADENİZ
        Herkesin az çok kulağında yer edinen ve eminim karadenizli olmasa bile okuyan herkesin bir kez dahi olsa dinlediği bir türküyle devam edeyim dedim. Birçok isim bu türküyü söylediği için ben aralarından daha çok dinlediğim birinden seçeceğim. Haydi bakalım, dinleyelim.






        Resul Dindar- Karşıya Çifte Çamlar
        Bu şarkıyla bir anım yoktu yaa tüh. Neyse bunu da birçok isim söyledi ama bence en iyiler arasında Resul'üm var. Her dinlediğimde huzur doluyorum. Sizde de aynı etkiyi yaşatır umarım. Sanırım bu memleket özlemi hiç bitmeyecek. Nasıl zor annene sarılamamak şu dakika. Neyse herkese iyi dinlemeler. 




Marsis- Sevduğum
       Bu şarkı da benim için çok özeldir. Hani bazı şarkıları gözleriniz kapalı dinler ve gizli gözyaşları dökersiniz ya, hah işte aynı öyle bir his oluyor dinlerken. "Oy sevduğum gel yeter, bu yağmurlar da geçer"... Sevduğum dayanamam deyip beni de kahreder... İyi dinlemeler diyeyim ben en iyisi.



        Bugün bu yazıyı yazdım çünkü ne zaman dörtleme yapsam aklımdaki derin konuları uzaklaştırma isteği olduğundan oluyor. Ve tabiki yine aynı şey. Düşünmemek için yazmak gibi bir şey benimki. Herkese iyi dinlemeler der ve aslında normalde yapmasam da bu yazı ya tabiki ismini asla hafızamdan silinmeyen bir adamın şarkısıyla veda edeyim. O "Şiir ceketli adam"



15 Nisan 2017 Cumartesi

Bir Deli Mavi 1 Yaşında: Çekiliş Ve Hediyeler

Bir Deli Mavi 1 Yaşında: Çekiliş Ve Hediyeler

1.yıl, kutlama, bir deli mavi, hediyeler, çekilişler.


        Merhaba mavi kelebekler. Bir deli mavi hayatıma gireli tam 1 yıl oldu. Bu süre zarfında harika insanlar tanıdım. Birkaç doğru ve birçok hata yaptım. Ve koca 1 yılı devirdim bu blogda. Ayrıca ilk defa devamlılığı olan bir işten sıkılmadım. Yazmak girince bir işin içine her şey değişiyormuş sanırım. Ve beni buraya bağlayan biricik mavi kelebeklerime ufak hediyeler vermek istiyorum. İşin özü şu ki, başta herkes 1 kişiye hediye ver dedi ama ben dayanamadım ve iki güzel insana hediye vermek istedim.

        Peki hediyeler ne mi diyorsunuz?


  •  Barış Manço Plak- Mançoloji 1
  •  Nil Burak Plak- Yalnızım Ben
  •  Jojo Moyes- Üstümüzde Gökyüzü Altımızda Deniz
  •  Paulo Coelho-Veronika Ölmek İstiyor
  • Ali Lidar- Alengirli Şiir
  • Atilla İlhan- Böyle Bir Sevmek

 Çekilişten ismi çıkacak 2 kişiye 1 plak, 1 roman ve 1 şiir kitabı vereceğim. 3 hafta içinde çekiliş sonucunu açıklayacağım. Eğer bu kişi İstanbul içinden olur ise buluşup hediyeyi kendim vermek istiyorum. Peki bu çekilişe katılmak için ne gerekiyor mu diyorsunuz? Hadi şartları konuşalım♥


  • Bu blogu takip ediyor olmak.
  • Bu çekiliş yazısı herhangi bir sosyal ağda paylaşmak.
  • Paylaştığınızı yorum ile belirtmek.
  • Google plusda beni takip etmek.
  • Her daim gülümsemek. 

        Umuyorum ki nice güzel yıllar geçireceğiz. Umarım tüm ömrünüz bir sudan daha berrak geçer. Sizleri seviyorum mavi kelebekler. ♥