gecenin gürültüsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gecenin gürültüsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Haziran 2018 Cumartesi

MASAL

MASAL





Hava temiz,
Hava aydınlık,
Hava oldukça sıcak.
Senin adın var adımın yanında.
Hiç olmadığımız kadar dağınık,
Biz hiç olmadığımız kadar yakın bir mesafeden sevişiyoruz.
Biz hiç öpemedik daha kanayan dudaklarımızdan hayatı...

Uyandım...
Bu sabah kaldırımda yetişen bir gülün kokusuyla uyandım.
Bu sabah yine biz bize bir hayatı seyir için uyandım.
Bu sabah sana kavuşma ihtimalleri coşturdu, içimin deli denizini.
Havanın 30 derecesi de, dayanılmaz nemi de koparamadı beni senden...

Ellerin bir dolu yasemin çiçeği sevdiğim,
Deniz doldu taştı içimizdeki özlemle,
Bir sarılmak vardı şimdi sana,
Bir daha ayrılık gelmezdi belki de...
Bir daha yollar yarılmazdı ikiye,
Kendi açtığımız kuyuya atlamazdık bodoslama,
Tutsun elimden birileri, sana getirsin beni,
Titreyen ellerime, gözlerimin kızarıklığına aldırmadan sadece sarılmalısın bana...

Umut tükeniyor dedikçe sesin geliyor kulaklarıma,
Şefkati alıyor beni, ait olmadığım yerlerden,
Didik didik ediyorum, ayrılamıyorum bedeninden,
Içine hapsolmuş ölü ruhum, bir damla hüzün arıyor bedeninde,
Bize yollar yazıyorum yeniden, bizim evlerimiz var hiç gitmediğimiz...

Bizim yürümediğimiz, kanlı taşlarla dolu yollarımız var,
Bizim evlerimiz var, başlarımıza yıkılmış,
Gecemiz var serin ve hüzünlü,
Mavimiz var umut dolu ama ağlamaklı,
Bizim ellerimiz var kavuşmamış,
Sen varsın, benden ayrı yazılmaz adın...
Yazılmasın...

14 Şubat 2018 Çarşamba

Bir Gün Göğü İkiye Yaracak Bu Hüzün

Bir Gün Göğü İkiye Yaracak Bu Hüzün

bir deli mavi, şiir, deneme, aşk şiiri, ayrılık

Unutmayı umduğun acıları taşıyorsun yüzünde,
Kimsenin sana bu nedenle kızamayacağı acıları,
Sonra bir yudum daha alıyorsun kirli kahve bardağına doldurduğun şaraptan,
Hüzünlüsün, ağlamaklı...
Sonraları öğreneceğin çok şey var, küçüksün.
Senden korkuyorlar, seni aşağıya çekmenin zorluğu belli.
Ve tabi yine o haklı ifaden.
Bir defa kırıldığında tekrar aynı acıları yaşamam bakışların.
Başkalarına olan güvensiz adımların,
Ama bilmiyorsun işte, küçüksün...
En fazla yaşayacağın acının ayrılık olacağını sanıyorsun.
Çok fazla aşk şiiri okumuş, fazla duygusalsın.
Fakat bilmiyorsun işte, okudukça anlayacak yaşadıkça öğreneceksin.
İç sesinle türlü sürtüşmeler olacak aranda...

Bir ara akıllandım, bir daha yapmam bile diyebilirsin.
Fakat o işler öyle değil artık.
Sen artık aynı kişi değilsin...
Bir hayatı bir paket sigara ile ölçülen bir kadın değilsin ki.
Sigara paketleri değişirken ardı ardına,
Acıların bir kısmını ufacık sigara paketine sığdırıp atan,
Bitmek bilmeyen sigara paketleri ile,
Yeniden doğan acılarını hafifletemezsin.
Aşık olduğunda hele ki...

Başarısız bir aşka uğradığında kalbin,
Sanıyorsun ki bu hayatın bitip gidecek.
Bir daha sevemeyeceksin eskisi gibi.
Ama öyle değil,
Bilmiyorsun, küçüksün işte. 
Biraz daha vakit var, öğreneceksin,
Öğrenmeye başladığında sakın bakma ardına,
Bu hayal kırıklığını kaldıramazsın.
Ardında onlarca adam gördüğünde kendine şaşıracaksın.
Çünkü sen de biliyorsun, artık biliyorsun.
Yalnızca sevgi denilen his kalacak aynı...

Sevdiğin onlarca adamı hatırlayacaksın,
Seviştiğin onlarca beden,
Kim olduklarını umursamayacaksın üstelik,
Bedenine sevgiyle dokunmadıkları  gelecek aklına,
Hatta bazılarının, yalnıza kadın oluşunla ilgilendiğini anımsayacaksın.
Belki de daha kötüsü...
Bir sigara daha yak...

Ben önceleri yakıştırmazdım kendime,
Şimdi sigara benimle daha bir anlamlı,
Bir paketin sonu geldiğinde, gün de bitiyor benim için.
Yeni güne yeni bir paketi açmamla başlıyorum.
Hiç bitmeyen ve sonu gelmeyecek bu sevgi arayışıma,
Daha da anlam dolu bakıyorum.  
Ve tabi daha da fazlası...

Ben kendimi söndürürcesine yürüdüğüm yağmurda,
Farketmeden basıp geçtiğim onlarca çukurun dışında arıyorum.
Yanılıyorum ve yanıldığımı eve dönünce ıslanan paçamdan anlıyorum.
Bana tutunup  gelen masum yağmuru göremiyorum bir türlü.
Bir süre daha görmek istemediğimden belki de...

22 Mart 2017 Çarşamba

Çeşitli İntiharlar

Çeşitli İntiharlar

dertleşme, intihar, intihar oranları, yüzdeler













        Yapılan araştırmalara göre her 40 saniye de bir kişi intihar ediyor. Yani bu demek oluyor ki sen bu yazıyı ilk gördüğünde bir kişi bileğini kesmiş olabilir. Bu yazı bittiğinde onlarca insan ölecek. Ve daha birçok kuram var.

       Sabah biraz serin, yataktan kalktın. Hava da bir güneş var evet ama ısıttığına dair şüphelerim de mevcut. Ve ilk hamle sen ilk adımını attığında 3 çocuklu bir baba ödeyemediği borçlar yüzünden kendini vurdu. Devam ediyorsun...

        Ikinci ve üçüncü adım derken yüzünü yıkadın. Kendine baktın aynada. Hayatın sana neler getireceğini bilemeden arkanı dönüp çıkacakken hop az evvel tecavüze uğrayan genç bir kadın kendini astı. Durmuyorsun...

        Birkaç adım attın ve mutfaktasın. Sandalyeye oturdun. Biraz düşündün. Saçlarının arasına geçirdin parmaklarını. Derin bir iç çektin. Kahve içmeye karar verdin ve suyu ocağa koydun. O sırada bir rüzgar girdi sağ omzundan, ailesi tarafından evlenmeye zorlanan bir kız az evvel bir sürü ilaç içti.
Kahven oldu ve devam ediyorsun...

        Balkondasın. Rüzgarı hissediyorsun. Derin nefesler devam ediyor. Neler olacağından habersizsin. Kahvenden birkaç yudum alıyorsun. Bir kuş görüyor ve gözden kaybolana dek onu izliyorsun. Kahvenden bir yudum daha alıyorsun. Az evvel uyuşturucu bağımlısı genç bir adam damarlarına yüksek dozda uyuşturucu verdi. Ve kahven bitiyor...

       Odana gidiyorsun. Birkaç fotoğraf yırtıyorsun. Eski bir defteri ateşe veriyorsun. Gözlerin alev alıyor sanki. İnsanlara hiç güvenmiyorsun, bu yüzden yalnız başınasın. Bir karar alıyorsun ve daha uygulamaya başlamadan yalnızca hayatını sevmediği için kaybolmuş bir genç kız kendini yüksekçe bir yerden atıyor. Zaman akıyor...

        Duşa giriyorsun. Küveti dolduruyorsun. Hayata karşı öfkelisin. Gözlerinden istemsizce akıyor yaşlar. O kadar kaybolmuş haldesin ki hiçbir sesi duymuyor ve hiç acı hissetmiyorsun. Sonrasında birkaç damla kan. Sıradaki intihar vakası sensin. Bileklerini kesiyorsun. Zamanın da bileğindeki kanında hızla akmasının suçlusu sen değildin oysaki. Ölüyorsun... Halen insanlar ölüyor...



18 Mart 2017 Cumartesi

Gecenin Gürültüsü

Gecenin Gürültüsü


deneme, aşk, hüzün

        Hayat bazen insanı istemediği ama engel olamadığı yerlere götürür. Her nefes alışında daha çok acır insanın içi. Çiçek bahçesi sunmak için gelenler, dikenlerini batırıp giderler. Sonrasında durmak bilmeyen kanamalar... Unutmanın hayli zor olduğu sayısız izler. Dokundukça yeniden kanamaya başlar. Dokunmasan acısı halen duruyor.

        İnsan hayatına çok az insanı sokmalı. Çünkü her gelen güven duvarından bir taş çalıp gidiyor. Bugün hayatımın en güzel günü olsun diye temenni ettiğim tüm günler, daha güneş tepeye dikilmeden boka sarıyor. Yok tamam etmiyorum kötü söz. Hislerimi biraz daha saklarım sorun değil.

        Ben o kişi değilim. Kimseyi mutlu  edebilecek o potansiyel yok bende. Çünkü unutmak zor benim gibiler için. Ben kalbimi kuşku duymaksızın açtım bazılarına. Sanki dünyada başka kimse yokmuş gibi davrandım. Peki bu bazı insanlar ne yapıyor. Yokuş aşağı hep yanımdalar. Ne zaman elimde poşetler ile yokuş yukarı gideceğim yanımda tek adam kalmıyor.

        Bende düz yolları tercih edeceğim artık. Tehlikeye veya şüpheye yer vermeden zorlu yolların etrafından yürüyeceğim. Kimseye bir şey temenni etmeden. Hep o poşeti taşıyacağım gücü içime hapsedeceğim. Kimsenin yanında öyle güçsüz kalmayacağım. Kimseye Cumartesi günlerimi vermeyeceğim. Kimseye tek kelime laf etmeyeceğim. Veda edilmeden gidilecek bu yollar.

        Saatin kaç olduğunu sorma hep benim için 04:40. Kim bilebilir ki anlamını hiç kimse. İşte ben her dakikaya, belki de her saate anlam yükledim. Ben unutsam defterim unutmaz, kalemim unutmaz, şairliğim unutmaz, gözyaşlarım unutmaz. Her birine bir veda borçlusun. Olsun...