Ağlat beni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ağlat beni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mart 2017 Cumartesi

Gecenin Gürültüsü

Gecenin Gürültüsü


deneme, aşk, hüzün

        Hayat bazen insanı istemediği ama engel olamadığı yerlere götürür. Her nefes alışında daha çok acır insanın içi. Çiçek bahçesi sunmak için gelenler, dikenlerini batırıp giderler. Sonrasında durmak bilmeyen kanamalar... Unutmanın hayli zor olduğu sayısız izler. Dokundukça yeniden kanamaya başlar. Dokunmasan acısı halen duruyor.

        İnsan hayatına çok az insanı sokmalı. Çünkü her gelen güven duvarından bir taş çalıp gidiyor. Bugün hayatımın en güzel günü olsun diye temenni ettiğim tüm günler, daha güneş tepeye dikilmeden boka sarıyor. Yok tamam etmiyorum kötü söz. Hislerimi biraz daha saklarım sorun değil.

        Ben o kişi değilim. Kimseyi mutlu  edebilecek o potansiyel yok bende. Çünkü unutmak zor benim gibiler için. Ben kalbimi kuşku duymaksızın açtım bazılarına. Sanki dünyada başka kimse yokmuş gibi davrandım. Peki bu bazı insanlar ne yapıyor. Yokuş aşağı hep yanımdalar. Ne zaman elimde poşetler ile yokuş yukarı gideceğim yanımda tek adam kalmıyor.

        Bende düz yolları tercih edeceğim artık. Tehlikeye veya şüpheye yer vermeden zorlu yolların etrafından yürüyeceğim. Kimseye bir şey temenni etmeden. Hep o poşeti taşıyacağım gücü içime hapsedeceğim. Kimsenin yanında öyle güçsüz kalmayacağım. Kimseye Cumartesi günlerimi vermeyeceğim. Kimseye tek kelime laf etmeyeceğim. Veda edilmeden gidilecek bu yollar.

        Saatin kaç olduğunu sorma hep benim için 04:40. Kim bilebilir ki anlamını hiç kimse. İşte ben her dakikaya, belki de her saate anlam yükledim. Ben unutsam defterim unutmaz, kalemim unutmaz, şairliğim unutmaz, gözyaşlarım unutmaz. Her birine bir veda borçlusun. Olsun...


16 Kasım 2016 Çarşamba

 Beni Hatırla Çocuk /1. Bölüm

Beni Hatırla Çocuk /1. Bölüm

Aşk, hikaye, öykü, sonsuz ve mutlu

      Sabah erkenden kalkmış kahvaltı masasına oturmuştu Adnan. Önce yamuk duran çatalı hafif bir manevra ile düzeltmiş, sonrasında çayından bir yudum almıştı.

      Tayini çıkmıştı genç edebiyat öğretmenin. Hemde en son aklına gelecek bir yere. Trabzon/Tonya. Hayatı nasıl geçecek bilinmez ama oldukça endişeliydi gelecek için . Kıravatını düzeltti ve Üsküdar'da öğretmenlik yaptığı özel okulun yolunu tuttu.

      Hava biraz esiyordu ama maviliğinden hiçbir şey kaybetmemişti İstanbul. Derse girdi ve okuldan ayrılmak zorunda olduğunu sınıfına açıkladı. Gençler oldukça şaşırdı ve üzüldüler bu habere. Adnan Hoca onlara Nazım Hikmet'ten hasret şiirini okudu.  Ve öğrencilerine veda etti.

      Biraz somurtkan, simetri ve düzen takıntılı bile olsa, arada sinirlense bile yüreği tertemizdi. Daha 25 yaşında yağız bir delikanlıydı. Edebiyat okumasını babası istemişti. Edebiyat Fakültesi'ni kazandığını duyunca kalp krizi geçirip vefat etti babası.  Bu bölümü o yüzden baba vasiyeti bildi ve derece ile bitirdi. Annesi de babasının yokluğuna çok fazla dayanamayıp göçüp gitmişti. Şu yalan dünyada kimsesiz kaldı.

      Eşyalarını toplamış anne ve babasının mezarını ziyaret etmişti. Artık gitmeye hazırdı Adnan Hoca. Aklına türlü kafiyeler ve memleket kokulu şiirler geliyordu, bazen sesli, kimi zaman da kısık sesli şiirler okuyordu kendine. Kendi arabasıyla çıktı yola, daha koca bir 12 saati vardı. Ama uzun yol yapmayı seviyordu.

      Sabah Tonya'ya varmıştı Adnan. O kadar mükemmel kokuyordu ki şehir şiirler, şarkılar yazmak istiyordu. Tonya'ya varmış mahalleye çok az kalmıştı. İskenderli mahallesine gidecek ve hayatına yeni bir dönem açacaktı. Nereden bilecekti ki bu cennet gibi ilçenin hayatını çıkmaza sürükleyeceğini...

Devamı olacak zaar...

Bölüm 1 için tıklayın
Bölüm 2 için tıklayın
Bölüm 3 için tıklayın
Bölüm 4 için tıklayın
Bölüm 5 için tıklayın
Bölüm 6 için tıklayın