Konuk Yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuk Yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Ben Doğdum Ki Yaa

Ben Doğdum Ki Yaa

bir deli mavi, doğum günü



        Yanımda kendi kendine yanıp sönen bir ışık. İçimde mutluluğuna kendimi bile ikna edemediğim bir kız çocuğu var. Üşüdüm ve üzerimi örtmeye ne bir mont ne de kolların var. Yanağımdan aşağı süzülen ama hiç bir iz bırakmayan bu gözyaşı da neyin nesi. Küçük bir el kesmeye çalışıyor yaşı. Akmasın diye elini koyuyor gözlerimin altına. Ne fayda. Aşağı süzülen bir acıyı yerinde tutmak mümkün mü ki. Ama bilmiyor tabi. Daha çok küçük. Daha ufacık. Yine bir umuttur yüzümü okşuyor. Güldürüyor bir nebze ve ardından gülümsemenin peşine takılmış bir gözyaşı var orada bir yerde. Boynumun içine yaslıyor başını küçük umudum... Bir umut doğdu bu kez... 12.07.2016

        Heyy!! Nasılsınız Mavi Kelebekler? Beni sormayın doğdum biraz işte bugün. Evet bugün benim doğum günümdü. Dur biraz halen öyle. Çok güzel hediyeler aldım. Aslında biraz bunlardan bahsetmek isterim. Biraz heyecanlıyım kusura bakmayın halen. Öncelikle şunu deyim maddiyat olan hiçbir hediyeden bahsetmiyorum. Ben beni mutluluk yumağı yapan bazı manevi değerlerden bahsedeceğim. 

        Öncelikle tüm doğum günü mesajları için teşekkür ederim. En güzellerinden biri sevgili Dilek Abla'nın ki. Benim için değerli bir mesaj. İkinci olarak da dostum Şaduşumun mesajı beni çok mutlu etti. Bugüne bana yazılmış bir şiir ile uyandım. Çok eskiden tanıdığım birinden aldım, çok mutlu oldum. Sonra benim en sevdiğim şarkıyı elinde gitarlar söyleyen sevgili arkadaşımın mesajı ile günüm daha da güzelleşti. Benim her sitemime sabır gösteren, hep beni mutlu etmeye kendini adamış birinin günler önce benim için yazdığı yazıyı okudum arada bir. Sonra neler neler...

        Peki bunları neden mi yazdım? Aslında manevi her bir parçanın beni daha çok mutlu ettiğini anladım. Hatta değer verdiğin insanlar ile geçirince tüm gününü duramıyorsun yerinde. Ha bir de ne anladım biliyor musunuz? Ben bir kişi hariç kimseyi kırmamışım meğer. Kısaca biraz eksik de olsa harika bir gündü. Şimdi kitap okuyarak daha da harika hale getireceğim. Hadi eyvallah ♥



2 Aralık 2016 Cuma

Konuk Yazar/  Zafer Babal

Konuk Yazar/ Zafer Babal

   
deneme, mavi, konuk yazar, blog yazısı

       Seni ilk gördüğüm an gözlerin aklımı çelmişti. Şu an sen yokken uykularımı çalan gözlerin... Gözlerimizin arka planında birkaç merhaba, nasılsın vardı belki. Bir de tanıdık birkaç kişi... Kelimeler vardı kulaklarımda oysa ben sana susmuştum. Bilmem hatırlar mısın, gökyüzüne uzun uzun bakmıştım o gün. Aslında suçluyu arıyordum o esnada. Kalbime uzanmıştı ellerin, hırsızı fark ettiğim halde kafamı çevirmiştim işini kolaylaştırmak için. Bu durumda avuçlarken sen kalbimi buna hırsızlık değil de bir çeşit gönüllü teslimiyet demeliydim gerçi.


      Semaya bakarken gözlerin mi, yoksa gökyüzü mü davranmıştı önce diye düşünüyordum. Gözlerin mavi, gökyüzü mavi, elbette biri birinden çalmıştı rengini. Başımı göklerden alıp tekrar senin atmosferine giriş yaptığımda kararımı vermiştim. Bu gözler, bütün bir gökyüzünü boyamaya yeterdi. Üzüldüğünde bulutlar gezinirdi, yağmurun eksik olmazdı hüzün mevsiminde gözlerinden. Gülümsediğinde ise güneşi görürdüm gözlerinde. Uzun süre bakamazdım bu yüzden sana. Kamaşırdı gözlerim.


      Nicesini görmüştüm oysa ömrüm boyunca. Beş altı renge hapsettiğimiz gözlerin aslında hepsi birbirinden farklı bakıyordu dünyaya. İşte kimi zaman dalgalı, kimi zaman dingin yolculuğumda gözlerine bir ömür boyu demir atmaya o zaman karar vermiştim. Çok fazla seçeneğim yoktu gerçi. Senin yanında, gözlerinin dalgakıranında dışarıdaki fırtınalar vız geliyordu bana, boyum kadar dalgalara gülüp geçme gücünü senden alıyordum.


      Sana suskunluğuma aldırma demiştim, hatırlıyor musun? Ben aslında çok konuşurum, susturamazlar beni diye açıklamak zorunda kalmıştım kendimi. Sessizliğimi hayra yormuyordun çünkü, büyük ihtimalle senden sıkılmaya başladığımı düşünüyordun. Oysa ben bilmediği diyarlarda yolunu kaybetmiş kimselerin şaşkınlığını yaşıyordum her seferinde. Gözlerine dalıp gittiğimde başlangıcını bildiğim bu yolun sonunu hiç çıkaramıyordum. Bilerek kayboluyordum belki de. Kaybolduğu halde kim daha güvende hisseder ki normalde kendini? İşte ben kaybolmuş bir çocuk gibi şaşkın, kaybolduğum yerin gözlerin olduğunu bildiğim içinse hayrandım sana. Hem bu şekilde gözlerine dalıp gitmişken sen dokunarak bulurdun beni. Elimi tutardın, bu sıcaklığın rehberliğinde tekrar bakardım gözlerine, bu sefer nerede olduğumun bilincinde bakardım gözlerine.


      Uzaktasın şimdi. Ben de yokluğunda mirasın, gökyüzünün mavisine dalıp dalıp gidiyorum sevgili. Bulutlar kapayınca önümü kızıyorum, geceyle de aram bozuk bu aralar. Aramıza zaten mesafeler girmişken bir de bu saydıklarımla uğraşıyorum. Tek tesellim, zamanın bizden yana oluşu. Gerçi ilk başlarda onunla da kavga ettik. Sanki daha tembel olmuştu sen yokken. Senin yanında akıp giden hâlini hatırlattım ona, biraz arayı bulur gibi olduk. Şimdi bana izin ver de kapatayım gözlerimi ve bir gün daha eksilsin takvimden. Bir gün daha eksilsin mesafelerden ve ben uykuya dalayım tekrar kaybolmak için gözlerinin mavisinde.,

                                                                                                            Zafer Babal - 30.11.2016

Yazar Hakkında: Satırların arasında kaybolduğu ve sözcüklerin rehberliğinde yolunu bulduğu her anın tadını çıkaran, 30'lu yaşlarında bir eğitimci, www.gonuldendile.com kişisel bloğunda gönlünden gelenleri dile getirme çabasında...

25 Ekim 2016 Salı

Konuk Yazar/ Gençlerin Yüzde 45'i Yatağa Telefonla Giriyor

Konuk Yazar/ Gençlerin Yüzde 45'i Yatağa Telefonla Giriyor

      Çağımız teknoloji ve bilim çağı.Bilim ve teknoloji sağlıklı ve doğru işlerde kullanıldığında tabi ki faydalıdır.Ama bilim ve teknolojiyi ne kadar doğru ve iyi yönde kullanıyoruz.Akıllı telefonlar,bilgisayarlar,ipadler  derken teknoloji bağımlısı bir nesil ortaya çıktı.Elinden akıllı telefonunu bırakmayan sürekli sosyal medyada gezinen akıllı telefonuyla uyuyup akıllı telefonuyla uyanan insanlar..

      Çağımız teknoloji ve bilim çağı.Bilim ve teknoloji sağlıklı ve doğru işlerde kullanıldığında tabi ki faydalıdır.Ama bilim ve teknolojiyi ne kadar doğru ve iyi yönde kullanıyoruz.Akıllı telefonlar,bilgisayarlar,ipadler  derken teknoloji bağımlısı bir nesil ortaya çıktı.Elinden akıllı telefonunu bırakmayan sürekli sosyal medyada gezinen akıllı telefonuyla uyuyup akıllı telefonuyla uyanan insanlar..



      İngiltere’de yapılan bir araştırmada bunu açıkça ortaya koyuyor.Dijital Farkındalık Ajnası tarafından yapılan bir araştırmaya göre 11-18 yaş arası gençlerin yüzde 45’i yatağa girdikten sonra da cep telefonlarıyla meşgul oluyorlar.2 bin 750 gencin katılımıyla gerçekleştirilen anket şeklindeki araştırmada gençler bu durumun okul başarılarını etkilediğini kabul ediyorlar.








      Uyumadan önce akıllı telefonunu kontrol eden gençlerin yüzde 94 ‘ü sosyal medyada  zaman geçirdiklerini ifade etti.Gençlerin yüzde 10’u ise eğer cep telefonunu kontrol etmezlerse strese gireceklerini belirtti.
   
      İngiltere Dijital Farkındalık ajansının kurucularından Charlotte Robertson, "Şu an dünyanın en önemli konularından biri sosyal medyadaki tüketim ve bunun fiziksel ve duygusal durumumuzu nasıl etkilediği. Çocukların çoğu sabah uyandıklarında 100'ün üzerinde bildirimle karşılaşabiliyor. Gece geç saatle online olabilmek ve anı kaçırmamak onlar için oldukça önemli. Araştırmalar telefonlarını sürekli kontrol etmek isteyen çocukların yaşıtlarının gündeminden geri kalmama dürtüsünü taşıdığını gösteriyor" dedi.



DİJİTAL DETOKS İÇİN 10 ÖNERİ

      Konferans komitesi gençlere daha başarılı bir eğitim ve sosyal hayatı için dijital detoks yapmasını önerirken bunu sağlamaları için 10 tavsiye verdi; 

1- Uyumadan 90 dakika önce telefonla ilişkinizi kesin
2- Telefonu daha az kontrol etmek istiyorsanız bildirimleri kapatın ve uyumadan önce cihazı uçuş moduna alın.
3- Uyku esnasında sizi rahatsız edebilecek mavi bildirim ışığını kapatın
4- Telefonunuzu keyfi olarak kontrol etmeyi bırakın
5- Cihazı göremeyeceğiniz, duyamayacağınız hatta mümkünse ulamayacağınız bir yere bırakın
6- Günlük telefon kullanım kaydınızı tutan uygulamalar kullanın. Örneğin RealizD ve Moment gibi uygulamalar telefonu kullandığınız süreyi gösterir. 
7- Gün içerisinde belirli aralıklarla telefon ve diğer teknolojik cihazların kullanımını durdurun.
8- Alışkanlıklarınızı değiştirin, örneğin yatmadan önce telefonu bıraktığınız 90 dakikada kitap okuyun.
9- Telefonu neden kullandığınız hakkında yeniden düşünün ve motivasyonlarınızı gözden geçirin
10- Eğer bunlardan herhangi birini yapabilirseniz başardıklarınız için kendinizi ödüllendirin.

      Araştırmanın sonuçları gerçekten çarpıcı.Ama ülkemizde bir araştırma yapılsa bu sonuçların yüzde 45’in çok üzerinde çıkacağından eminim…         
      MAKİNA HOCAM blogunu takip edebilirsiniz.

FACEBOOK İNSTAGRAMTWİTTER ve GOOGLE PLUS hesaplarını takip edebilirsiniz.

23 Ekim 2016 Pazar

Konuk Yazar- Rüzgar Ç

Konuk Yazar- Rüzgar Ç


Tüm sosyal hesaplarımdan paylaştığım bir durum vardı Konuk Yazar olayı.  Ilk dönüşümü aldım ve sizi Rüzgar Ç'nin güzel paylaşımı ile başbaşa bırakıyorum. 

⛾ ⛾ ⛾ ⛾
Bir, iki geri üç ileri hayat...
Aldığımız her nefeste olduğumuz yerde saymaya niyet etmiş bir halimiz var. Tavrımız neye ve kime? Yaşamak isterken, acı yanlarımıza mı? Yoksa, hikayesi bitmiş hayatlarımıza mı?
Farklı pencerelerden bakmaya çalışmayın. Hayat bana çıplak, size müstehcen mi? Sanmıyorum... Eğer olmadıysa tekrar sayıp sorabilirim. Bir, iki, üç... Hayat bana çıplak, size müstehcen mi? Sonuç aynı değil mi? Bende öyle düşünmüştüm.
Teselliler yalan. Tecrübeler sabit başlık. Alıyorlar bizden umutlarımızı. Alsınlar! Tecrübe dediğim şeyin anlamını öğreniyoruz. İade mi? İrade mi? Seçimi yapma seçeneği veriyor. Tecrübe iade olur ise her şeye canınız yanar. Kahrolur, mahvolursunuz. İrade olursa seçenek, alışıyorsun bütün kötü sonuçlara.
Zaman bu süreçte geçtikçe tabi his'siz oluyorsun. Saçma sapan tepkiler vermiyorsun, olaylar karşısında. "Normal" diyerek içinden geçiyorsun. Valla bak! Ben yaşadım biliyorum. Daha doğrusu benim gibi yaşayan herkes biliyor.
Bizim gibi olmayan insanlar bundan dolayı sevmezler bizi. Aslında "Biz çok normal insanlar değiliz." , "Sizin de çok normal olduğunuz söylenemez." . Sadece kederli akşamlar da rakı'ya, sigara'ya, Neşet Ertaş'a müptela olurken bizler, sizin ne yaptığınız belli değil.
Bu hayatta tecrübe tek bir şeyde işe yaramıyor. Sevda! Söz konusu sevda olunca sabit kalıyorsun zamanda. Karanlık bir boşluk içerisinde, yer çekimsiz hayat yaşamaya başlıyorsun. Ne kadar çıkmak istersen, o kadar dibe gidiyorsun.
Diyorum işte;
Bir, iki geri üç ileri Hayat...
Rüzgar Ç.
⛾ ⛾ ⛾ ⛾

Kendisini İNSTAGRAM ve FACEBOOK   hesaplarından takip edebilirsiniz.
Sevgiler, saygılar sunuyorum