Hayat hızlıca akıp gidiyor. Yalnızlık bedenimde ilerleyen bir lanet gibi. Kırgınım hemde saç uçlarıma kadar… Her gelen umutlarımdan bir parça koparıp aldı. Daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Sende git… o gitsin, hepiniz gidin…Ben bana ait yalnızlığım ile yaşamaya devam ederim. Seni unutabilmek için, ellerini silah gözlerini mermi sayarım. Zaten seni unutmak için yürüdüğümüz o yollara dahi basmıyorum. Her gün farklı yollardan geliyorum kendime. Her gün lanet ediyorum hayatıma. Aynadaki yüz bile bana ait değil. Oda senin. Sevme beni, bırak ben seni yine karşılıksız seveyim.Sen istediğin kadar uzağa yürü, kimsesiz hissettiğin o yollarda yüreğim hep omzunda olacak…
Sanırım artık gülümsemeye ayarlanmış siyah beyaz maskem yüzüme büyük geliyor.
Tam oturmuyor.
Size de oluyor mu bilmiyorum ama ben nefes alırken sanki göğsüme bıçak saplanıyor.
Öyle hastalık falan da değil bence.
Sürekli kırılmaktan yoruldu artık kalbim.
Ona da hak vermek lazım.
Hop dedik tamam. Acıma duygunu kendine sakla.
Ben ölmedim daha, yaralıyım yalnızca.
Hiçlik havuzuna, yüzme bilmeden daldım.
Ölmek istemiyorum.
Sadece eskisi kadar iyi hissetmek istiyorum.
Çocukluğumdaki gibi olsun herşey mesela dayak yiyeceğimi bile bile doğruları söyleyeyim, akşam ezanı ile birlikte evimde olmak için “seni kaçırırlar” gibi bir nedenim olsun.
Selam sevgili mavi kelebekler. Evet sana söyledim. Bloguma uğradığına göre bir mavi kelebeksin. Ben Sema Nur Devamı Sosyal Ağlar
İZLEYİCİLER
Her Gün Bir Söz
Hayat bir parça nakış işIemesine benzetiIebiIir. Hayatının iIk yarısındaki herkes işIemenin ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. İkincisi o kadar güzeI değiIdir, ama daha öğreticidir, çünkü ipIerin birbirine nasıI bağIandığını görmemizi sağIar.