15 Ocak 2017 Pazar

Keşke Şair Olmasaydım 2

makale, öykü, sajida, aşık ahmet

        Epeydir gelemiyorum başına sevdiğim. Toprağını gözyaşlarım ile sulamayalı çok zaman oldu. Tek bir ot dahi kalmamış ama başındaki şu mavi gül dimdik duruyor gördün mü sevgilim? Üzülme cancağızım mahalleli daha az uğraşıyor benimle. Yine ''Aşık Ahmet'' diyorlar ama çok alay etmiyorlar öyle. Bende kendimi arayıp duruyorum işte.

       Ama o eve sensiz giremiyorum Sajida. Canım yanıyor... Seni saatlerce yemek hazırlarken izlediğim o mutfaktan su dahi içemiyorum. O mutfağa tek başıma sığamıyorum kadınım. Evin balkonuna bir çıkıyorum, boş saksılar doldurmuş her yanı.Yoruldum Sajida solmuş begonvillerimize bir umut su dökmekten yoruldum. Nefesimdeki şu yarım kalmışlık yok mu? Öldürüyor beni kadınım...

      İsmimi de seviyorum artık. 'Aşık Ahmet' ben. Sajida'dan başka kadına bakmamış onun aşkı için onunla birlikte ölmüş Ahmet. Ama inanki bu adı taşımak oldukça zor...

       Bir sabah uyanırsam bir kuş sesiyle,gülümsüyorum... Kendime beddualar ediyorum sonra. " oğlum Ahmet, sana gülmek rolü verilmedi, şu kısacık ömründe aşık adamı oynayacaksın alt tarafı" Sonra zaten kendiliğinden kayboluyor o gülümseme. Topallık da devam ediyor işte Sajida. Bu aksaklık ilk yüreğimde başladı, sağolsun bedenimdeki yerini de aldı Sajida...

       Bazen bazı sabahlar dolu bir tarçın kokusuyla uyanıyorum. Yemin edebilirim göğün tarçın koktuğuna. Sonra aklıma seni getiriyor bu koku. Boynunun kokusuydu bu, evet hatırladım. Bir kez daha ölüyorsun güneş batınca. Seni her gün dönümünde tekrar kaybediyorum sevgilim.

       Tanrı seni defalarca alıyor benden. Seni alıyorda, bir beni benden alıp, sana getirmiyor. Çıkmaz sokaklara kurulu evimize giderken, gözlerim her yanda seni görüyor sevgilim. Ellerim hayaline dokunuyor. Yokluğuna sarılıyorum sıkıca. Sana halen ilk gün ki gibi vurgunum Sajida...

       Ben her gece yokluğuna sarılıyor olmanın utancıyla yaşıyorum. Bazen yetmiyor hissetmemek, gecenin kaçı demeden soluğu mezarının başında alıyorum. Toprağına sarılıyorum. Yemin olsun senin gibi kokuyor bu toprak. Yemin olsun bu mavi gül gözlerin. Ben solmayın diye ağlıyorum kadınım. Sakın solmayın...

       Neyse güzel kadınım, ben artık eve döneyim. Yokluğun soğuk yatağımızda bekliyor beni. Bilirim çok üşürsün sen, bak havalarda iyice soğudu. Belki ölü bedeninde üşür bu soğuk mezarda. Beni hatırla kadınım. Kalbimdeki bu yangın ısıtacak bizi. Tamam sakin ol sevdiğim, al üstüne şu topraktan örtüyü, Gözlerinden öperim... bir daha ölme...






SHARE THIS

Author:

8 yorum:

  1. Tarçını ve tarçın kokusunu çok severim ben de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok severim. Ama sadece kokusunu :) :) ♥

      Sil
  2. Çok güzel... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Ayy çok acikliydi içim bir tuhaf oldu okurken 😢

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yazarken aynı duyguları paylaştım. Çok teşekkür ederim yorumunuz için hissetmeniz önemli benim için ♥

      Sil
  4. Duygusal kadınım ben. Sevenlerin yanında, bazen ardlarındayım. Hikâye kahramanı olsalar da, sen aklında canlandırdın onları. O üzüntüyü hissederek ruh verdin satırlarına. Ben de okurken, üzülürlerse üzülür, onlarla ağlarım. Onlar mutlu olsalar ne işim var ki yanlarında? Zaten kimseyi istemezler etraflarında. Birbirlerini yaşamak isterler. 'Aşık Ahmet' çok sadık bir kahramandı.
    Semanur kızım, sen yaz ki ben biraz kendimden çıkayım. Zira dışarıdan; ama daha güzel seyrediyorum sanki kendimi satırlarında. Karışık oldu biraz ama sen anlamışsındır kızım.
    Kalemine sağlık yavrum. Sevgilerimle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni ve yazdıklarımı anlayan mükemmel kadın♥ Seni çok seviyorum Ece Ablam. Sana kocaman sarılmak ve bütün hislerimi dökmek isterdim. Benim için hayli değerlisin ♥♥

      Sil