Şişşşt söndürün ışıkları. Dökün, ellerinize yama olmuş acıyı şu kocaman odaya. Ağrıyan bacağınızı, dönen başınızı, sızlayan sol yanınızı ve dökülürken gururunuzdan gizlemeye çalıştığınız tüm yaşınızı.
Beni bu odada yalnız bırakın, beni karanlıkta bırakın, beni ellerimi üşütmekten alıkoyamayan aciz bir adamla bu odada bırakın. Derin nefesler çekin arada. Arada elleriniz gözyaşlarımı silsin.
Sonra onun bakışları takılsın bana. Elimin, bedenimin, gözlerimin ve titreyen dizlerimin hesabını sorsun herkesten. Beni öyle sahiplensin ki, ben bile unutamayım bir ömür. Bir ömür ellerim yakasında asılı dursun.
Sonra çok sevsin mesela. Saçlarımı soğuk suya tutunca hızla atan kalbim, onun gözlerine denk gelince de böyle hızla çarpsın. Dudaklarımın yanında ki çukur onu görünce daha da gömülsün içeri. Sevdiğini söyleyen o adam yalnızca beni görecekse gelsin yanıma. Yoksa boş versin...
Bencillik bu diyeceksiniz belki, belki biraz kızacak bakışlarınız bana. Belli ki daha fazla çabalamak için gücüm yok. Yani şunu diyorum, kör olalım onunla, hatta belki de çok hasta. Ama hastalığın en dayanılmaz anında gitmeyelim. Biraz anne-baba olmayı öğrenelim onunla. Biraz daha sevmeyi mesela. Ama diyorum ya zoru görünce dünyadan vazgeçelim ama birbirimizden geçmeyelim.
Benden şu şairliğimi alsın mesela. Düşündürecek, üzecek, hatta yazdıracak kadar çok acı yaşamama engel olsun. Beni sevmesin, oturup yanı başıma iki çift laf etmesin, saçlarıma dokunup belki biraz, kokuma nefesini katmasın, tamam bunların hiçbirini yapmasın ama yanımda kalsın biraz. Büyüyene kadar mesela, aklım başıma gelene kadar, böyle yaşamamın aptalca olduğunu söyleyene kadar mesela, acıyla yaşanmayacağını anladığımda tekrar gitsin...
Ama tabi ben hiç büyümeyeyim, aklım hiç başıma gelmesin, böyle yaşamak aptalca gelmesin, acıyla yaşamak mutlu etsin beni. Ben biraz daha devam edeyim buralarda. Biraz dediysem 3-5 yıl falan. Sonra sorun değil bendeki deli adamı kitabımdaki satırlara gömer, unutur giderim. Unuturum dediysem öyle işte...
Meltem SERT'e sevgilerimle...