özlem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özlem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2019 Çarşamba

Bavulun Dibinde Kalanlar

Bavulun Dibinde Kalanlar


Hüznün garip sancısı sığmıyor artık yüzüme,
Ne zaman ağlamak gelse ellerime, titrerim korkunun hacziyle.
Ne zaman tutunmak gelse hayata düşerim içimin boşluklarından.
Ne vakit kalkarım ayağa bilinmez.
Vakit geç midir diye sorarım.
Bu sabah yüzümün çatlaklarından nefes aldırdım gamzelerime.
Bu sabah neredeyse mutlu uyandım. Perdesi tertemiz bir evrene, var gücümle sarıldım.
Titreyen ellerimle hayatı kavradım.
Denizin tuzu, evrenin özü, hayatın gamı derken geçmiş yıllarım.
Mektuplarını zifiri karanlıkta açardım.
Hep düşünür fakat okur gibi yapardım.
Hazır değildim sanırım titrek sesimden gerçekleri duymaya.
Hazır değildim kendi başıma büyüttüğüm o sevginin varolmadığına inanmaya.
Hazır değildim büyümeye...
Kanayan dizimi sarmaya hazır değildim.
Ayrılığın gözleri renklidir derdi babam.
Ben kanserimin göz rengiyle uyandım.
Bakışlarını hatırlar gibiyim,
Evet bana bakan o acı dolu gözleri hatırlıyorum.
Dik duran sırtındaki o kamburu görüyorum.
Gülümseyen dudaklarındaki çatlakları da.
Ben kahkasındaki o hüznün garip melodisini biliyorum.
Şimdi bir pencere kenarında sigaramdan derin ve parçalı nefesler çekiyorum.
Sönmesine müsaade etmeden yakıyorum yenisini hayallerimin.
Gidiyorum... En çok kendimden.
Ve senden.
Düşüncelerimi astığım balkonumu da alıyorum yanıma.
Ve seni... En çok seni. 🌼



15 Kasım 2016 Salı

Ve Kadın Sevdi

Ve Kadın Sevdi


      Herşey gökyüzündeki bulutlara anlam yüklemem ile başladı. Mavinin içindeki bir kaç detaya takılı kaldı gözlerim. Nefes alıyor ama yaşamak terimi ile ilgilenmiyordum. Ellerim, ayaklarım, belki biraz dudaklarım sana ibadet edermişçesine anlam kazanmış, yüreğim yalnızca yüreğine yakışmıştı.

      Geceler ihanet ediyordu bana, karanlık ve alabildiğine kasvet doluydu. Yalnızca uçmak nasıl olurdu acaba diye düşünüp dururken, özgürlük meraklısı bir kuş sandılar. Halbuki ben gitmekten bahsetmiyordum, ben rüzgarı hissetmek istiyordum.

      Takıldım, takılmaktayım ve takılıyorum. Dur bir saniye düştüm de ben. Ben çok kez düştüm uçurum kenarı gözlerinden. Neden tuttun beni, tutmasaydın, izin verseydin de o gece ölseydim, bilmiyorum illa engel olacaktın birşeye, seni sevmeme, sana böyle tutunmama engel olsaydın. Bıraksaydın da ben düşseydim.

      Sen daha gözlerime bile bakmadın, nasıl karar verdin hapsolduğun bu bedenden çıkıp gitmeye, nasıl oldu da bana sormadan bıraktın ellerimi. Gözlerim ne seninle, ne de sensiz kimsenin gözlerine değmedi. Ben düşümde bile yalnız seni sevdim.

      Şimdilerde daha çok ihtiyacım var ellerine. Sana geldim gönül şehrine bile giremedim. Ne çok engel var önümde bir bilsen. Sahi bilsen gelir miydin bana. Hayatımı en başından sorsan mesela bana. Beni yıkan, güvensiz yapan nedenleri tek dokunuşunla yok etsen. Ha ne dersin?

      Adım, sanım, soyum, soyadım... Ben her şeyden vazgeçmeye hazırım senin için. Bak geçmiş zamana atamıyorum seni. Biliyorum çünkü sol yanımda atan o kalbi bir duysan eriyecek tüm buzlar. Isınacak yine ortalık, ve sen... tamam susuyorum.

      Tüm bu kitaplar ve şiirler seni anlatıyor. Gelecek birgün umutla beklenen diyor şairler. İnanıyorum, umut ediyorum. Benim bu yaptığım, sevgisini bana hiç göstermeyen bu adama yokluğunda bile sadık kalmak sanırım.
Söylenecek çok şey var, neyse...