Selam Mavi Kelebekler. Öyle böyle derken, koca 21 yılı geride bırakmışım. Hayatımın en güzel çağlarını yaşıyorum şuan. Dün gece oturup düşündüm biraz, bu gidiş nereye? Ben neden böyle bir hayat yaşıyorum. Daha iyisini kazanmak elimde mi acaba diye. Belkide hayatımı biraz renkli hale getirmeye başlamalıyım. Önce olanı kabul etmekle başlamam gerekiyor. O halde hayatımı kabullenişimi okumaya ne dersiniz?
Kendi İç Dünyamda;
Bazen aşırı tepkiler verdiğim ve çocukça davrandığım gerçeğine alışmalıyım sanırım. Evet içimde 5 yaşında bir çocuk var. Onun oyuncakları halen elinde ve o büyümeye zorlanmadı. Keşke beni de zorlamasalardı.Bazen diyorum ki ' Yahu delicim, etrafına bir bak 21 yaşındasın ama yolunda giden tek bir şey yok, artık bir şeyler yapmalısın' harekete geçirici gibi görünse dahi kısa süre sonra bu eylemden vazgeçiyorum ve aynı monotonlukta hayatıma devam ediyorum.
Sosyal Hayatta Ve Sosyal Ağlarda;
Aslında çok erken dahi gözükse, bizim oralarda benim yaşımda bekar bir iki kişi kaldı. E haliyle bir evde kalmışlık hissi olsun, bir mutsuzluk olsun tüm hayatımı kaplamış durumda. Sonra biraz sosyal hesaplarımda gezeyim diyorum, yine hüsran. Bir nişan davetiyesi resmi, birinin üzerinde gelinlik hop nikah masası, biri kucağına 2. çocuğunu almış. Abi bu ne yaaa!!!
Arkadaş Çevremde;
Biraz gezeyim içim açılsın diyorum, orada da aynı konular. 'Aaaa şu evlendi haberin var mı? Şu biriyle kaçmış, bir başkası senelerdir sevdiği adamla evlenmiş' Yeter yaaa, napayım, olan olmuş Allah mesut etsin kardeşim. Biri de dönüp demez mi ? 'Hani sen çok seviyordun onu(adı lazım değil, baş harfi gece). Yanına gideceğim diyordun ne oldu? Sanane kardeşim ayrıldık, bitti, yürümedi, illa açıklama mı yapayım? İlan mı vereyim gazetelere. Birde samimiyetsiz bir gülüşle, 'zaten siz olmazdınız, biliyordum ayrılacağınızı öyle ilişki mi olur? diyor bayan ukala. Sanane acaba, evde kalan tek kız kalmak istemiyor sanırım. (bunu yazarken azıcık güldüm, kız kurusu ne olacak)
Bloger İçinde;
Bu apayrı bir konu zaten. Yazıyorum, çiziyorum. Harap ve bitap düşmüş bir aşk kadını gibi algılanıyorum. Kırılıyorum ve kırıldığımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Bunda ne kötülük var. Geçen gün bir arkadaş, bloger iletişim formu aracılığıyla bir mesaj gönderiyor. Mesaj aynen şu şekilde ' Bak Sema, maviye değer verdiğin kadar sevdiğin adama değer verseydin, şimdiye evlenmiştin. Bundan sonra daha dikkatli olursun, şu yazma işlerini de bırak, ev kadınlığını öğrenmeye bak' Yazan arkadaş bir bey. Aslında tanıdığım bir blog yazarı maalesef. Yahu abicim ben hem yazıp, hem de işlerimi yoluna sokamaz mıyım? Ben 16 yaşımdan beri çalışıyorum sen merak etme. Bir kadının kendini ifade etmesine neden taktın ki bu kadar. Ya sabır!!! Sanki evlilik güzel bir şey. (fakir temennisi)
Son Noktayı Ben Koyayım;
Evet kısaca 21 yaş bana genelde evde kalmışlığı hatırlatıyor. Bu aralar bir sürü mesaj alıyorum. Bloger bana bunu unutup iç dünyamı kucaklamam için bir fırsat. Neler olucak bilemiyorum tabiki. Belki mükemmeli yakalayamam ama hayatımı ben yaşıyorum. Biraz hızlı harcıyorum haklılar. Ama tükenende benim yaşamım. Sizleri seviyorum Mavi Kelebekler. Her şey çok güzel olacak, inanıyorum, belki bugün değil ama mutlaka bir gün demiş biri. Saygılar, sevgiler sunuyorum...